KORUMA KARARININ KALDIRILMASI TALEP EDİLEN: : ... DAVA TÜRÜ : Koruma Kararının Kaldırılması KARAR DÜZELTME İSTEYEN : ... Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; dilekçenin reddine dair Dairemizin 24.03.2016 gün ve 1837-5885 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, kararın düzeltmeye tabi kararlardan olup olmadığı 1086 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenmiştir. Hüküm, koruma kararının kaldırılmasına ilişkin olup, Sulh mahkemesince verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : İmar kirliliğine neden olma HÜKÜM : Mahkumiyet, temyiz isteğinin reddi Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Müstafi müdafiye vekalet ilişkisi sona erdikten sonra yapılan tebligatın geçersiz olduğu ve sanığın sonradan seçtiği müdafiinin temyiz başvurusunu öğrenme üzerine yasal sürede yaptığı kabul edilerek, Yerel Mahkemenin sanığın temyiz isteğinin reddine ilişkin ek kararına karşı yapılan itiraz, bu nedenle yerinde görüldüğünden, RET KARARININ KALDIRILMASI suretiyle işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığa yükletilen imar kirliliğine neden olma eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda...
Hukuk Dairesi davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK.nun 353/1-b-2.maddesine göre mahkeme kararının ORTADAN KALDIRILMASI ile davanın esası hakkında yeniden hüküm kurarak davanın REDDİNE karar vermiştir. ... Adliye Mahkemesi 24....
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; Davalının Türkeli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/15 Esas sayılı davası uyarınca hükmedilen aylık 800 TL nafakasının kaldırılması talebinde bulunduğunu, kendisinin halen eğitiminin devam ettiğini, kendisinin şuan da çalışmadığını ancak staj mahiyetinde işkur bünyesinde Yaman Yapı Mühendislik isimli iş yerinde çalıştığını, bu çalışmasının 3 aylık olup 15/02/2021 tarihinde sonlanacağını, nafaka miktarının azalması ve nafakanın kaldırılması koşullarının oluşmadığından talep ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Somut olayda; davalı lehine Türkeli Asliye Hukuk Mahkemesi 'nin 2019/15 E. 2019/100 K. Sayılı dosyası ile görülüp Samsun BAM 4. Hukuk Dairesi 05/03/2020 tarih 2019/3103 E. ,2020/780 K....
Yargıtay‘ın yerleşik içtihatlarına göre, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiğine ilişkin koşul, yeni uygulamalarla yumuşatılmış olup; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira, işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Bunun dışında, ödemenin konut kredisi vs. gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise, ödeme, nafakaya mahsup edilemez....
İcra Müdürlüğünün 2017/3910 sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka ve 2016 Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül aylarına ait nafaka borcunu ödenmediğinden dolayı şikayette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, bu haliyle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Nafaka borcunu ödememe suçunun oluşabilmesi için, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş ve ödenmemiş en az bir nafaka borcunun bulunması gerektiği cihetle, şikayete konu icra dosyasında icra emrinin borçluya 18.07.2017 tarihinde tebliğ edildiği, icra emrinde, birikmiş nafaka alacağı ile birlikte, cari nafaka alacaklarının da talep edildiği, 14.09.2017...
Oysa davalı (kadın) tarafından, davacı aleyhine bu davadan önce 22.02.2012 tarihinde nafaka davası açıldığı ve 'ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklı olduğu' kabul edilerek lehine Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesi gereğince nafakaya hükmolunduğu, bu kararın da kesinleştiği görülmektedir. Davacı, duruşmada nafaka kararının varlığına değinmiştir. O halde nafaka davasında davalı yararına nafaka bağlanmasını gerektirici sebep ve delillerin eldeki boşanma davasında toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir....
Maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; aynı Yasanın 322. maddesine göre hüküm fıkrasından ''zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASI'' kısmının çıkartılarak yerine "kamu davasının 5271 sayılı CMK.nun 223/8 maddeleri gereğince zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi" denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,14.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
verilen ortadan kaldırma kararının katılan vekili tarafından temyizi üzerine yapılan incelemede; Sanığın üzerine atılı dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı süresinin; suç tarihi olan 10.05.2001'den inceleme tarihine kadar dolması nedeniyle, 5271 sayılı CMK.nun 223/8 maddeleri gereğince kamu davasının düşmesine karar verilmesi yerine, 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 Sayılı CMUK'nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılıklar aynı kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden; aynı Yasanın 322. maddesine göre hüküm fıkrasından "zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASI...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret HÜKÜMLER : Mahkumiyet, temyiz isteğinin reddi Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Anayasa Mahkemesi’nin 23.07.2009 tarih ve 2006/65-2009/114 sayılı iptal kararının yürürlüğe girdiği 07.10.2010 ile 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihleri arasında, adli para cezaları miktara bakılmaksızın temyize tabi bulunduğundan, Yerel Mahkemece verilen temyiz isteğinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz yerinde görüldüğünden, RET KARARININ KALDIRILMASI suretiyle temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi....