Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Öncelikle belirtilmelidir ki, yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan eş için verilen bir nafaka türü olup, söz konusu bu nafaka boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlar. Yoksulluk nafakası boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarından biri olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 175. maddesinde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı Kanunun “Tazminat ve nafakanın ödenmesi” başlıklı 176. maddesi ise; “Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez....

    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-Davacı-davalı erkek vekilinin tüm istinaf talebinin, davalı-davacı kadın vekilinin ise takdir edilen nafaka miktarı dışındaki tüm istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalı-davacı kadın vekilinin kadın yararına karşı davada önlem nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının karşı dava yönünden B1 bendinin KALDIRILARAK yerine yeniden hüküm tesisine, BUNA GÖRE; Karşı davada B1.bendi yerine geçmek üzere: Davacı kadının karşı davasının kabulü ile karşı dava tarihi olan 30/01/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000TL önlem nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, (ilk derece mahkemesince takdir edilen önlem nafakası ile asıl davada takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemesine,) 3- Tarafların istinaf incelemesine hasren yaptığı yargılama giderine yönelik; 1- Taraflarca ayrı...

    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-Davacı-davalı erkek vekilinin tüm istinaf talebinin, davalı-davacı kadın vekilinin ise takdir edilen nafaka miktarı dışındaki tüm istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalı-davacı kadın vekilinin kadın yararına karşı davada önlem nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının karşı dava yönünden B1 bendinin KALDIRILARAK yerine yeniden hüküm tesisine, BUNA GÖRE; Karşı davada B1.bendi yerine geçmek üzere: Davacı kadının karşı davasının kabulü ile karşı dava tarihi olan 30/01/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000TL önlem nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, (ilk derece mahkemesince takdir edilen önlem nafakası ile asıl davada takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemesine,) 3- Tarafların istinaf incelemesine hasren yaptığı yargılama giderine yönelik; 1- Taraflarca ayrı...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, önlem nafakası artırım talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı kadının aylık 750,00 TL önlem nafakası talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda aylık 500TL önlem nafakasına karar verildiği, reddolunan miktarın 250 TL olduğu, reddolunan nafaka miktarının toplamının yıllık 3.000,00 TL'ye tekabül ettiği, H.M.K'nun 341/2 maddesi gereğince miktar veya değeri 5.390,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu, dolayısıyla Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararın nitelik olarak kesin olduğu, bu nedenle davacının istinaf talebinin H.M.K'nun 352. maddesi gereğince reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

    Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davalının (nafaka yükümlüsünün) tespit edilen aylık gelir durumu nazara alındığında; takdir edilen tedbir nafakası miktarı çok az olup, TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "aylık 250 TL nafakanın" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 400 TL nafakanın" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 30.40 TL.bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.07.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....

      Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; mahkemece takdir edilen aylık 200.TL nafakanın, davacının ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek miktarda olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Bu bağlamda belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir....

        Aile Mahkemesi'nin 16/10/2020 tarihinde kesinleşen 2020/450 Esas, 2020/475 Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, velayeti annesine verilen müşterek çocuk için aylık 1.000 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yıl tüfe-üfe artış oranında artırılmasına karar verildiğini, davalının nafaka artırımını gerçekleştirmediğini, nafakanın yetersiz hale geldiğini belirterek nafakanın 2.500 TL'ye yükseltilmesi ile üfe-tüfe oranında artırılmasını istemişken 29/12/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile nafakanın 3.500 TL'ye yükseltilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından velayetin değiştirilmesi istemli dava açıldığını, bu davanın derdest olduğunu, ortak çocuğun 6 yaşında olup devlet okulunda ana sınıfına gittiğini, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, nafaka artırım koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir....

        Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı ...E oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Yukarıda izah olunan nedenlerle; somut davada, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile ...’in yayınladığı .. artış oranı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....

          Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde...

            Ancak; yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili davası niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder (28.11.1956 gün, 15 E, 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Somut olayda, mahkemece dava tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, karar tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde nafaka hükmü tesis edilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan gerekçe ile, davacının hükme bağlanan nafakanın başlangıç tarihine yönelen istinaf isteminin kabulüne karar verilmiş, infaz aşamasında oluşması muhtemel tereddütün önlenmesi amacıyla, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararının hüküm kısmının 1 no'lu maddesinin bütünüyle kaldırılarak, hükme bağlanan nafaka miktarları değiştirilmeksizin, ancak nafaka başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesi suretiyle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            UYAP Entegrasyonu