Belirtilen usül hükmü ve ''çoğun içinde az da vardır''ilkesi gereğince nafakanın kaldırılması istemi nafakanın indirilmesi istemini de kapsayacağından nafakanın indirilmesine hükmedilmesi mümkün olup, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi de yerinde değildir.Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.06.2015 gün ve 2014/3-49 E- 2015/1527K sayılı kararında da aynı ilke kabul edilmiştir. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında birkısım üyeler tarafından, nafakanın kaldırılması istemi nafakanın indirilmesi istemini de kapsayacağından nafakanın indirilmesine hükmedilmesinin mümkün olduğu,ancak davalının yoksulluk durumu ortadan kalktığından nafakanın kaldırılmasına ilişkin direnme kararının onanması gerektiği görüşü savunulmuşsa da, yukarda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Bu nedenle olayımızda nafaka yükümlüsü davacının mali gücünün önemli ölçüde eksilmiş olması hâli irdelenecek ve mevcut yasal düzenleme karşısında nafaka ödeyecek mali güce sahip olmamanın nafakanın kaldırılmasını olanaklı kılıp kılmayacağı hususu tartışılacaktır....
Mahkemece; nafakanın kaldırılması talebinin reddine, Lüleburgaz 2. Asliye hukuk mahkemesinin 2009/185 Esas-2010/388 karar sayılı dosyasında takdir edilen 300 TL yoksulluk nafakasının aylık 200 TL ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....
Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının işçi olup, aylık 1600 TL civarı gelirinin olduğu, davalının ise özel güvenlikçi olarak çalışmaya başladığı, asgari ücret aldığı tespit edilmiştir. Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücretin; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması, nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Somut olayda; tarafların Aksaray 1.Aile Mahkemesinin 2013/50 Esas, 2014/280 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları; sözkonusu karar ile davalı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiği; kararın 06/02/2015 tarihinde kesinleştiği, nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemiyle açılan iş bu davanın 06/07/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacının ekonomik durumunda herhangi bir kötüleşme olduğu, davalının da ekonomik durumunda herhangi bir artış ve iyileşme bulunduğu ispat edilemediği, dolayısıyla tarafların sosyal ekonomik durumunda nafakanın kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektirecek bir değişiklik yaşanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda şartları itibariyle oluşmayan nafakanın kaldırılması veya azaltılması davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; nafakanın indirilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, nafakanın kaldırılması davasının reddine, nafakanın indirilmesi yönündeki talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği halde davacının davasının reddedilen kısmı itibari ile vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek verilen kararın bu yönden kaldırılmasını, davanın tamamının reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; davacı adına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması olmadığı takdirde azaltılması istemiyle açılmıştır....
Somut olayda, davalının yoksulluğu sona ermekle nafakanın kaldırılması veya tarafların boşanma davasında kararlaştırdıkları %30 arbş şartı İle nafaka miktannın ulaştığı nokta itibari ile ödenemez "katlanılamaz" hale geldiği iddia olunarak, indirilmesi talep olunmuştur. Davadaki asıl istem; nafakanın, her yıl yapılan artış miktarının (%30 oranının) yüksekliği nedeniyle nafaka miktarı ve artış oranının günümüze uyarlanmasına yöneliktir. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine kaza-namayacak derecede bozulmuşsa, taraflar; artık o akitle bağlı tutulmazlar, değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasa'nın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler. Sözleşmede kabul edilen nafakanın her yıl %30 arttırılması şartı ile davalı (nafaka alacaklısı); ülkede seyreden yüksek enflasyonun etkilerinden kurtulmayı amaçlamıştır....
anlaşılarak davacının yardım nafakasının kaldırılması veya azaltılması taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "1- Davacının nafakanın kaldırılması/indirilmesi davasının REDDİNE" karar verilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının Sosyal Güvenlik Kurumundan yaşlılık aylığı aldığı bir işyerinde çalıştığı ve kira geliri bulunduğu iddia edilmekte ise de dava tarihi itibari ile bunların hiçbirinin doğru olmadığını, davalının geçimini davacının ödediği yoksulluk nafakası ile sağladığını, nafakanın kaldırılmasının davalıyı zor durumda bırakacağı için nafakanın kaldırılması talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ... .... Aile Mahkemesinin 2011/529 E 2012/402 K nolu kararı ile davalı lehine hükmedilen aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir....