, sanık hakkında nafaka alacağına dair ... 1....
Tarafların sosyal ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, müşterek çocuğun ihtiyaçları, hakkaniyet ilkesi ile nafaka kararının verildiği tarihten bu yana geçen süre, bu süre içerisinde tarafların gelirinde esaslı bir değişiklik olduğuna ilişkin hususun davacı tarafından ispat edilemediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, nafakanın azaltılması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Anlaşılmakla, karar usul ve yasaya uygun bulunmakla davacının istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Tarafların sosyal ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, müşterek çocuğun ihtiyaçları, hakkaniyet ilkesi ile nafaka kararının verildiği tarihten bu yana geçen süre, bu süre içerisinde tarafların gelirinde esaslı bir değişiklik olduğuna ilişkin hususun davacı tarafından ispat edilemediği hususları birlikte değerlendirildiğinde, nafakanın azaltılması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Anlaşılmakla, karar usul ve yasaya uygun bulunmakla davacının istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davalı kadının babasından maaş ödemesi aldığı, iki evinin kirada olması sebebi ile kira geliri bulunduğu, babasından hisseli dükkanın miras kaldığı, üzerine kayıtlı taşınmazlarının bulunduğu, davacı erkeğin ise emekli olduğu, üzerine kayıtlı taşınmazlarının ve aracının bulunduğu, bal ve zeytinyağı satışı yaptığı anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, müvekkilinin bir başkası ile evlenmediğini, ekonomik durumunda herhangi bir değişiklik olmadığını, yine müvekkilinin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelir sahibi olmadığını, davacının gelir kaynaklarını sakladığını, ticaretle uğraştığını durumunun iyi olduğunu, aldığı nafakanın davalının asgari giderlerini karşıladığını, geçinmesi için ödenen bir nafaka olmadığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece;davacının davalı lehine olan yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine, davacının davalı lehine olan yoksulluk nafakasının azaltılması talebinin kabulü ile nafakanın 400 TL'ye indirilmesine karar verilmiştir....
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ....n yayınladığı ...oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Davacı dava dilekçesi ile iştirak nafakasının indirilmesi talebi kabul edilmediğinde, üfe oranında artış kararının kaldırılmasını talep etmiş ise de; nafakanın gelecek yıllarda artış oranının belirlenmesini isteme hakkının nafaka alacaklısına ait olduğu, nafaka alacaklısının her yıl nafaka artış davası açmak yerine nafakanın gelecek yıllarda üfe oranında arttırılmasına karar verilmesini istemesinde hukuki menfaatinin bulunduğu, nafaka artış davalarında aradaki dengenin korunması açısından nafakanın ÜFE oranındaki artış miktarının da dikkate alınması gerektiği yönündeki Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları, ÜFE artış oranı dikkate alındığında, çocuklar için hükmedilen iştirak nafakasının yerinde ve yeterli olduğu anlaşıldığından; davacının üfe artış kararının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının indirilmesine yönelik istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
-TL nafaka ödediğini belirtiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, günün ekonomik koşullarına, nafakanın niteliğine göre dava konusu nafakanın kaldırılması ya da azaltılması koşullarının bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece; "Dava; iştirak nafakasının azaltılması istemine ilişkindir. TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. Maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. Maddesi) TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler....
Mahkemece; "Dava; iştirak nafakasının azaltılması istemine ilişkindir. TMK.nun 182. maddesine göre; boşanma kararı ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. Maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. Maddesi) TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler....