"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nafaka ve Manevi Tazminat-Boşanma Taraflar arasındaki "nafaka ve manevi tazminat" davası ile davalı (koca) tarafından bağımsız olarak açılan "boşanma" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından, birleştirilen boşanma davası, nafaka davası ve tedbir nafakasının miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı (kadın)'ın boşanma davası süresince geçerli olmak üzere Türk Medeni Kanununun 169'ncu maddesine göre kendisi ve çocukları için tayin edilen tedbir nafakasının miktarına ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına gelince; a)Mahkemece "evlilik birliğinin temelinden...
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/433 E-2010/70 K. sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına, davalı kadın lehine aylık 400 TL tedbir nafakasının 01.07.2009 tarihinden itibaren tahsiline, karar kesinleştikten sonra tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm boşanma ve nafaka yönünden Yargıtay 2.Hukuk Dairesi tarafından onanarak 11.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir. TMK'nunda yoksulluk nafakası 175.maddede düzenlenmiştir. Buna göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.'' TMK'nun 169.maddesine göre de; ''Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.''...
Somut olayın açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesine gelince: Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine göre boşanma davası açılmış, ilk derece mahkemesince; boşanmaya neden olan olaylarda; kadının kusursuz ve erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek, boşanmaya ve fer'ilere ilişkin hüküm kurulmuş, ilk derece mahkemesinin bu kararı, davalı erkek tarafından boşanma kararına itiraz edilmeksizin; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre; boşanma davalarının eki niteliğinde sayılan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatlar, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz” (TMK.m.175) ve “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir....
Somut olayın açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesine gelince: Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine göre boşanma davası açılmış, ilk derece mahkemesince; boşanmaya neden olan olaylarda; kadının kusursuz ve erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek, boşanmaya ve ferilere ilişkin hüküm kurulmuş, ilk derece mahkemesinin bu kararı, davalı erkek tarafından boşanma kararına itiraz edilmeksizin; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'na göre; boşanma davalarının eki niteliğinde sayılan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatlar “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" (TMK m. 175) ve “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir....
Somut olayın açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesine gelince; Davacı kadın tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine göre boşanma davası açılmış, ilk derece mahkemesince; boşanmaya neden olan olaylarda; kadının kusursuz ve erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek, boşanmaya ve fer'ilere ilişkin hüküm kurulmuş, ilk derece mahkemesinin bu kararı, davalı-davacı erkek tarafından boşanma kararına itiraz edilmeksizin; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf edilmiştir. Türk Medeni Kanunu'na göre; boşanma davalarının eki niteliğinde sayılan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminatlar “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" (TMK m. 175) ve “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, her iki dava ve fer'ileri yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise birleşen nafaka davasında hükmedilen nafakanın başlangıç tarihi ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadının temyizine hasren yapılan incelemeye gelince; a-Davalı-davacı kadının, birleşen nafaka davası kabul edildiği halde, hükümde Türk Medeni Kanununun 197. maddesine göre hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihinin gösterilmemiş olması doğru görülmemiştir....
İlk Derece Mahkemesince, erkek tarafından önceki tarihte açılan boşanma davasında verilen boşanma hükmünün kesin hüküm oluşturması nedeniyle boşanma konusunda açılan davanın usulden reddine, yine önceki tarihli davada kadının kusurlu bulunması nedeniyle şartları oluşmayan nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; kadının boşanma davası hakkında önceki boşanma davasında verilen boşanma hükmünün kesinleşmiş olması nedeniyle boşanma davası konusuz kalmakla bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. Ancak bu husus temyiz konusu edilmediğinden yanlışlığa değinilmesiyle yetinmek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma ve Nafaka Taraflar arasındaki "boşanma" davası ile davalı tarafından daha önce bağımsız açılan "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı tarafından, her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı, daha önce 20.5.2013 tarihinde boşanma davası açmış, bu davadan 24.5.2013 tarihinde feragat etmiştir. Dava, feragat sebebiyle reddedilmiştir. Temyize konu işbu boşanma davası ise 12.8.2013 tarihinde açılmıştır. Davacı, eldeki davada eşinin “vaginismus” olduğunu, tedaviden kaçındığını ileri sürmüş ve dava dilekçesi ekinde tedaviden kaçındığına ilişkin, 15.4.2013 tarihli doktor raporunu sunmuştur. Bu raporda, davalının tedaviyi kabul etmediği” yazılı ise de, rapor, feragatle sonuçlanan davadan öncesine aittir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından tedbir nafaka davasının reddi, erkeğin boşanma davasının kabulü, kendi boşanma davasının reddi, nafakaların miktarı, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakasının reddi ve kişisel ilişki süresi yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise velayet, lehine hükmedilen tazminatların miktarı ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı kadının mühhasıran açılan tedbir nafakası davasının reddine yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 esas - 2005/235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
Bu nedenle boşanma davasından sonra iki yıldan fazla nafaka almadan hayatını idame ettirebilmiş, bu davadan önce birikmiş nafaka alacağı için icra takibi başlatmıştır. Oysa davacı kocanın boşanma esnasında işlettiği bakkal dükkanı varken kapatmış, yazın iş bulduğunda çalışır hale gelmiş ve o davada özrüne ilişkin raporunu sunmamıştır. Çalıştığı zamanlarda aylık kazancı ortalama 400,00-500,00 TL olup, aylık 200,00 TL kira ödemektedir. Bakıma muhtaç olup, yeniden evlenmiş, yükümlülüğü artmıştır. Ayrıca icra takibi nedeniyle birikmiş nafakayı ödeme yükümlülüğü doğmuştur. O halde mali durumunda, yoksulluk nafakasının hükmedildiği duruma göre iyileşme olmamış aleyhe gelişmeler yaşamıştır. O nedenle yanılgılı gerekçe ile davanın reddi, karşı davanın kısmen kabulü ile ödeme gücünü aşacak şekilde nafaka taktiri doğru görülmemiştir....