AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02.03.2023 NUMARASI : 2022/728 ESAS, 2023/130 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKANIN KALDIRILMASI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğundan; Dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı T3 ile İstanbul 12. Aile Mahkemesinin 2015/341 Esas, 2015/437 Karar sayılı kararı ile 24.06.2015 tarihinde boşandıklarını, çocukların velayetlerinin davalı anneye verildiğini, çocukların her biri için aylık 300,00' er TL iştirak nafakası ile davalı kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, çocuklar Elif ve İrem'in reşit olduğunu ve çalıştıklarını, davalı annenin ise mali müşavir olduğunu, gayri menkulleri ve kira gelirleri olduğunu belirterek İstanbul 12. Aile Mahkemesinin 2015/341 Esas, 2015/437 Karar sayılı kararı ile verilen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davaya cevap vermemiştir....
Mahkemece; "Davacının iddiasına, taraflara ait aile nüfus kayıt tablosuna, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırma sonuçlarına, tanık beyanına ve tüm dosya içeriğine göre; Davacının ve müşterek çocukların çalışmadığı, nafaka haricinde gelirlerinin olmadığı, kira gideri ödediği tüm dosya kapsamından anlaşılmış olup, her ne kadar tarafların ekonomik durumlarında önceki nafakanın artırılması davası tarihinden bu davanın açıldığı tarihe kadar önemli derecede azalma ya da artma olmasa da aradan geçen zaman zarfında paranın alım gücündeki azalma ve davacı kadının ve çocukların zaruri ihtiyaçlarındaki artış dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 700,00- TL'ye ve iştirak nafakasının 650,00'şer-TL'ye artırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "1- Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; İstanbul Anadolu 18.Aile Mahkemesinin 2016/253 Esas, 2020/172 Karar ve 01/07/2020 kesinleşme tarihli ilamı ile davacı kadın...
Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....
Aile Mahkemesinde boşandıklarını, boşanma ile birlikte müşterek çocuk lehine aylık 275 TL iştirak nafakası ödemeye hükmedildiği, nafakayı her ay düzenli olarak ödediği, açılan bu davanın kötü niyetli, huzuru bozmak amacı ile açıldığı, boşanma ile davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatı dahi ihtiyaç kredisi çekerek ödediği, 30/04/2019 tarihinde sözleşmeli infaz koruma memuru olarak 3.607 TL maaş ile işe başladığı, 1.350 TL ve 311 TL kredi ödemesi, 700 TL ev kirası ve çocuğun 275 TL iştirak nafakası olmak üzere toplam 2.636 TL giderinin bulunduğu, iştirak nafakasının artırılması ile birlikte bu miktarı ödeyemeyeceği, elinde kalan meblağın ise sadece günlük ihtiyaçlarını karşılayabildiğini belirterek açılan reddine karar verilmesini talep etmiştir....
ihtiyaçları, nafakanın bağlandığı tarihten itibaren aradan geçen süre ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında hükmedilen nafaka artırım miktarının yüksek olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının tümden kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak müşterek çocuk yararına hakkaniyete uygun miktarda nafaka artırımı yapılmasına ve hükmolunan nafaka miktarının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/10/2021 NUMARASI : 2020/362 ESAS, 2021/509 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKANIN KALDIRILMASI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353.madde uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 tarihinde boşandıklarını, davalı kadın lehine 1.000 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için 1.000 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının şu anda mali müşavir olarak bir firmada çalıştığını ve düzenli bir aylık geliri mevcut olduğundan davalı açısından yoksulluk durumunun ortadan kalktığını, bu nedenle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, müvekkilinin 2020 yılı Mart ayından beri çalışmadığını ve kısa çalışma ödeneğinden aldığı ücretle hayatını...
-TL iştirak nafakası ödemesine hükmedildiğini, yaklaşık 3,5 yıl önce karara çıkan bu dosyadan verilen nafaka miktarlarının davacının müşterek çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamasına yetmediğini, davacının çalışmadığını, hasta annesine baktığını, ek gelirinin olmadığını, günün ekonomik koşulları ve müşterek çocuğun büyümesi ve ihtiyaçları sonucu yetersiz kaldığını belirterek, davanın kabulüne, müşterek çocuk için hükmedilen nafakanın müşterek çocuk Nimet Yavuz için 300,00.-TL iştirak nafakasının 1.000,00.-TL'ye yükseltilmesine, müşterek çocuk Azra Yavuz için 300,00.-TL iştirak nafakasının 600,00.-TL' ye yükseltilmesine, her yıl nafakaya ÜFE oranında artış yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
NAFAKANIN UYARLANMASITAZMİNAT VE NAFAKANIN ÖDENME BİÇİMİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 176 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 19 ] 818 S....
Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Açıklanan nedenlerle, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının uygun olduğu kanaatine varıldığından davacı tarafın istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
hükümlerle bağlı oldukları, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, nafakaların azaltılmasını gerektirir ve tarafların iradesi dışında belenilmeyen olağanüstü bir değişim olduğu husunun davacı tarafça ispatlanamadığı, boşanma kararından sonra protokolle belirlenen iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının azaltılması için geçerli bir neden bulunmadığı, boşanma dosyasındaki taraflar arasında kurulan başlangıçtaki denge gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince hatalı değerlendirme ile, davanın kabulü ile yoksulluk ve iştirak nafakalarının azaltılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davacının sübut bulmayan davasının reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....