WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde; davacı için aylık 600 TL, müşterek çocuk için aylık 300 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde davacı ve müşterek çocuk için hükmedilen nafakanın, kararın kesinleşmesine kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra ile iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline şekilinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davacı ve müşterek çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, kararın kesinleşmesinde sonra nafakanın iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca, 28/11/1956 tarih ve 15 E -15 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder....

    (TMK. md. 182) Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alman iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. TMK'nun 328. maddesine göre de, anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Somut olayda; İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2001/964 Esas-955 Karar sayılı ilamına istinaden İzmir 21....

      ın babası olduğunun tespiti ve doğum giderleri ile iştirak nafakası isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile küçük ...'nın babasının ... olduğunun tespiti ile 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacı anneye verilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....

        nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, müşterek çocuk Berk Tuna yararına birleşen dava tarihinden itibaren (08/07/2019) aylık 500 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacı anneye verilmesine, kararın kesinleşme tarihinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, müşterek çocuk Berk Tuna yararına Ankara 2....

        İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Somut olaya bakıldığında; yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, makul oranda ve hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmesi gerekirken, ilk nafakanın takdir edildiği tarihe, tarafların gerçekleşen ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, müşterek çocuğun yaşı ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK'nun ....maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüştür....

          Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar Tavas Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/64 Esas ve 2011/187 Karar sayılı, 16.05.2011 tarihli ilamıyla boşanmışlar, boşanma ilamı 20.03.2013 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 100,00 TL yoksulluk nafakasına ve velayeti davacıya bırakılan müşterek çocuk için 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 28.01.2015 tarihinde açılmıştır....

            İcra Müdürlüğünün 2022/411 Esas sayılı ile başlatmış olduğu nafaka alacağı için fazla talebinin bulunduğu icra emrinin iptali ile; icra Emrinin; 8.979,94 TL İştirak Nafakası, 76,00 TL İşlemiş Faiz 9.055,94 TL toplam alacak üzerinden yeniden düzenlenmesi gerektiği" bildirilmiştir. Bilirkişi raporunun dosya ve oluşa uygun olduğu " şeklindeki gerekçe ile; "1- Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE; a-Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2022/411 Esas sayılı dosyasında ‭42.397,97‬TL iştirak nafakası, ‭12.072,36‬ işlemiş faiz yönünden TAKİBİN İPTALİ İLE;‬‬‬‬ b-icra emrinin 8.979,94TL iştirak nafakası, 76,00TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.055,94TL alacak üzerinden düzenlenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, c-Davacının tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine" karar verilmiştir....

            Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, tarafların 2012 yılında kesinleşen karar ile boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 250.00.-TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, eldeki davanın 03/02/2014 tarihinde açıldığı, davacının ev hanımı olduğu, baba evinde kaldığı, davalının ise emekli olduğu, 1.800.00.- TL emekli maaşı aldığı, 400.00.- TL kira ödediği anlaşılmaktadır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TURGUTLU AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/03/2015 NUMARASI : 2014/278-2015/227 Taraflar arasındaki nafaka artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde, Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/221 Esas, 2012/299 Karar sayılı ilamı ile davacı için 250,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk Hanifenur için 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen zamanda müşterek çocuğun okul giderlerinin arttığı ve nafakaların günün ekonomik koşullarına göre ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını, bu nedenle yoksulluk nafakasının 450 TL'ye, iştirak nafakasının 200 TL' ye artırılmasını talep ve dava etmiştir....

                Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacının ev hanımı olup gelirinin olmadığı, davalının emekli olup 1200 TL aylık gelirinin olduğu kirada oturduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artışa hükmedilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden ÜFE artış oranı üzerinde artırım yapılması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiş....

                  UYAP Entegrasyonu