Hüküm davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmiş, Dairemizin 17.09.2018 tarihli ilamıyla davalı kadının kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı erkeğin de kadını eve almadığı, evin kilidini değiştirdiği ve bu durumda boşanmaya tarafların eşit kusurlarıyla sebebiyet verdikleri, davalı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda kadın yararına aylık 800 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Davalı kadının cevap dilekçesinde talep ettiği nafaka miktarı aylık 600,00 TL iken, bozmadan sonra 04.02.2019 tarihinde verdiği dilekçe ile yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin olarak talebini ıslah etmiştir. Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir (HMK m. 177/1)....
Sayılı dava dosyasında yoksulluk nafakası isteminden açıkça vazgeçildiği yönünde bir dilekçe veya tutanağa aktarılmış usulüne uygun feragat bulunmamaktadır. Ayrıca boşanma hükmüne esas alınan protokolün 5. maddesinde "..taraflar birbirlerinden herhangi bir nafaka ve tazminat talepleri bulunmamaktadır." yönünde düzenleme yapıldığı ancak yoksulluk nafakası isteminden vazgeçildiği yönünde bir açıklık bulunmamaktadır. Buna göre deliller toplanıp yoksulluk nafakası miktarı belirlenmek suretiyle karar verilmesi gerekirken delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme tarafından, bozma kararına uyulmuş, yapılan yargılama neticesinde, "tarafların mali durumları incelenerek davacının boşanmakla yoksulluğa düşmediği" kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, bozma kararına uyulmasına karar veren mahkeme, bunun üzerine bozma kararı gereğince yargılamaya devam eder....
HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda, davalı kadın boşanma davası sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası bağlanmış, boşanmadan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlamış, asgari ücret seviyesinde gelire kavuşmuştur. Aldığı nafaka ve gelirinin toplamı davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde de değildir. Zira yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Takibe dayanak yapılan Nazilli Aile Mahkemesi’nin ....03.2011 tarih 2011/...-260 Esas-Karar sayılı ilamının incelenmesinden; nafaka artırım davasının kısmen kabulü ile ........2007 tarihinden itibaren 200 TL tedbir nafakasının aylık 300 TL’ye yükseltilerek, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 300 TL yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine ... .......
Tüm dosya kapsamı, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, müşterek çocuğun yaşı, eğitimi, ihtiyaçları iştirak nafakasına hükmedildiği tarihten bu yana geçen süre, ÜFE oranları göz önüne alındığında, mahkemece müşterek çocuk için yapılan iştirak nafakası arttırım miktarının uygun olduğu ancak davacı kadının boşandıktan sonra lehine yetim maaşı bağlandığı, halen aylık 1.500 TL yetim aylığı aldığı göz önüne alındığında, yoksulluk nafakası arttırım miktarının fazla olduğu değerlendirilmekle, kadın için yoksulluk nafakası arttırım miktarı Dairemizce 300 TL olarak takdir edilerek, yoksulluk nafakasının 500 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş olup, sonuç olarak, davacı kadının tüm istinaf taleplerinin, davalı erkeğin ise yoksulluk nafakası dışındaki istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili cevabında; taraflar arasında ki boşanma davasının boşanma yönünden kesinleştiğini, yoksulluk nafakası yönünden kararın temyiz aşamasında bulunduğunu, yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesini ayrıca davalının yoksulluğunu ortadan kaldıracak düzeyde maddi durumunda değişiklik olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinden sonra,davalının emekli maaşı almaya başladığı, adına kayıtlı taşınmazının bulunduğu, yoksulluk durumunun ortadan kalktığı gerekçesiyle dava tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmiştir.Taraflar arasındaki boşanma davası 11.06.2010 tarihinde kesinleşmesine rağmen, yoksulluk nafakası, iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle kesinleşmemiştir. Yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasının kesinleştiği tarih itibariyle hüküm ifade eder....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, iştirak nafakasına ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine, Yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Tarafların Ortaca Asliye Hukuk Mahkemsinin 2016/415 esas 2026/417 karar sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, kadının nafaka talebi bulunmadığı, müşterek çocukların velayetinin anneye verildiği anlaşılmaktadır. Boşanma kararı tarafların anlaşmalarına dayandığına göre, davacının boşanmadan sonra, boşanma sebebiyle artık yoksulluk nafakası talep etmesi mümkün değildir. Taraflar arasında anlaşmalı olarak boşanmaya karar verilmiş olması durumunda, boşanmanın mali sonuçlarına ilişkin aralarındaki ihtilafı nihai olarak çözdükleri ve ilişkilerini tasfiye ettiklerinin kabulü gerekir. Bu itibarla anlaşmalı boşanmadan sonra davacının yoksulluk nafakasının reddi doğru olamakla, yoksulluk nafakası yönüyle istinafı reddedilmiştir.(Yargıtay 2....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan Karşılık Boşanma, Önlem Nafakası davasında (TMK m.166/1)davacı-karşı davalı taraf, kadının kabul edilen davası, kusur tespiti, velayet ve reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı-karşı davacı taraf, erkeğin kabul edilen davası, kusur tespiti, reddedilen tazminat talepleri ile nafaka miktarları yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, davacının ev hanımı olduğu, 406.00.-TL yetim maaşı aldığı, 400.00.- TL kira ödediği, davalının mühendis olduğu, 3.711.00.-TL maaş aldığı, 750.00.- TL kira geliri olduğu, 500.00.-TL kira ödediği anlaşılmaktadır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....