Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde belirtildiği üzere; nüfusta kaydı bulunmayanların ölüme ilişkin resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş herhangi bir ölüm kaydı bulunmadığı takdirde nüfus kütüklerine tescilin yapılması kanunen mümkün değildir. Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde "çoğun içerisinde az da vardır" kuralı gereğince bu yönde bir "tespit kararı" verilmelidir. Somut olayda; davacının murisi "... karısı...'nin" nüfus kaydına ulaşılamadığına göre kimlik bilgilerinin de düzeltilmesi mümkün değildir....

    İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 12/01/2010 tarihli bir başvuru üzerine vermiş olduğu B050NÜV0070003.120-15688-10-101.01 sayılı cevabi yazısında; “Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde belirtildiği üzere; nüfusta kaydı bulunmayanların ölüme ilişkin resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş herhangi bir ölüm kaydı bulunmadığı takdirde nüfus kütüklerine tescilin yapılması kanunen mümkün olmadığı” bildirilmiştir. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yazısında belirtilen nedenlerle idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak açılan bu tür davalarda düzeltme kararı verilemeyen hallerde tespit kararı verilmesi gerekli ve zorunludur....

      Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinde belirtildiği üzere; nüfusta kaydı bulunmayanların ölüme ilişkin resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş herhangi bir ölüm kaydı bulunmadığı takdirde nüfus kütüklerine tescilin yapılması kanunen mümkün değildir. Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “ çoğun içerisinde az da vardır ” kuralı gereğince bu yönde bir “ tespit kararı ” verilmelidir....

        Tapu kayıtlarının nüfus kayıtları ile uyumlu hale getirilmesi için kişinin nüfusa kayıtlı olması gerekir. Eğer muris nüfusta kayıtlı bir kişi değilse, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin de düzeltilmesi mümkün değildir. Bu durumda “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince taşınmaz maliki ile nüfusta kayıtlı olmayan davacılar murisinin aynı kişiler olduğunun tespitine hükmedilmelidir....

        Mahallesi, Cilt No: 17, Hane No:52, BSN 20 (evlenmeden önceki kaydı) da nüfusa kayıtlı bulunan, ... ve ...'den olma ,29/09/1947 ... D.lu ... TC Kimlik Nolu ...'nin kaydına tesciline, karar verilmiş, karar Cumhuriyet Savcısı tarafından “bozmaya rağmen yargılama sırasında tüm celselere Cumhuriyet Savcısının katılımı sağlanmadan duruşma yapılarak karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Davanın kamu düzenini ilgilendirmesi nedeni ile dosya incelenmiştir. Dava, nüfusta sağ görünen kişinin ölümünün ve ölüm tarihinin tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 1. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile ilgilidir....

          Mahkemece davaya konu 107 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağının iptali ile tutanaktaki miktar, vasıf ve ölçülerle 1/2 payının ... adına, ½ payının ... ... ... mirasçıları adına TESCİLİNE karar verilmiş ise de delillerin takdirinde hataya düşülmüştür.Şöyle ki; davacı gerçek kişinin dayandığı, K.Evvel 1322 tarih 324 sıra numaralı tapu kaydının dava konusu 107 ada 2 parselle birlikte komşu 107 ada 1 numaralı parseli de kapsadığı kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ne var ki, bilirkişiler tarafından 8 dönüm yüzölçümündeki dayanak tapu kaydının kuzey sınırında okunan koruluğun, değişir ve genişletilebilir nitelikte ve zilyetlikle kazanmaya elverişli olmayan, zeminde meşelik olarak tespit edilen ve Kadastro Mahkemesinin 2005/6-12 sayılı kararı ile orman niteliğinde hazine adına tescil edilen 107 ada 4 parsel sayılı taşınmaz olduğu belirtildiğinden, dayanak tapu kaydı miktarı ile geçerli kayıt niteliğinde sayılır....

            Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu 2837 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında 1/3 hissesinin ... kızı ... adına kayıtlı oluğunu, Hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması için 3561 sayılı Yasa uyarınca kayyım atanmasına karar verilmesini istemiş; mahkemece, ... anne ve babasını gösterir nüfus kaydı ile dayanak tapu kayıtlarından, bu kişinin diğer tapu maliklerinin annesi ve eşi olduğu kişi ölü ise de , mirasçıların belirlenebilir olduğu, nüfusta kayıtlı kişinin, kendisine kayyım tayin edilmesi istenenin ilgili olduğu taşınmazın bulunduğu yerde nüfusa kayıtlı olduğu, belirlenen kişinin aynı kişi olmadığının davacı tarafından iddia ve ispat olunmadığını, açılan davanın şartları oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkindir....

              (TMK. md. 146) Ancak, dava dilekçesinde anlatılan maddi hadiselere ve yargılama sırasında ortaya çıkan fiili duruma göre; olayda aynı kişinin iki ayrı kişiyle evliliğinin sözkonusu olmadığı, ...'le evlenenin davacı ... değil, kardeşi Asiye olduğu ileri sürüldüğüne ve nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istendiğine göre, dava ilk açılmış şekliyle evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali niteliğinde değil, iki ayrı kişinin evlenmesine ilişkin nüfus olaylarının, nüfus kayıtlarına “aynı kişinin ikinci kez evlenmesi” şeklinde hatalı olarak tescilinden kaynaklanan ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. ve devamı maddelerine dayanan “nüfus kaydının düzeltilmesi” mahiyetinde olduğu görülmektedir. Ne var ki davacı vekili, davayı ıslah etmiş ve dava ıslah edilmiş şekliyle “evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali” olarak görülüp Türk Medeni Kanunun 152. maddesinde yer alan hak düşürücü süreden reddedilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfusta Yaş Düzeltim İstemli KARAR Mahkemece, 07.09.2016 tarihli ek karar ile davalı ... müdürlüğünün temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gerekçesi ile temyiz talebinin reddine ilişkin olarak verilen karar 21.09.2016 tarihinde V.H.K.İ ...'a tebliğ edilmiştir. 7021 Sayılı Tebligat Kanunun tüzel kişilere yapılacak tebligatın usulünü düzenleyen 12. Ve 13. maddelerine göre, tebligatın tüzel kişinin selahiyetli mümessillerine yapılması, tebligat yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin tüzel kişinin o yerdeki memur ve müstahdemlerinden birine yapılması gerekir....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde, nüfusta .............. adlı kişinin kendisi olduğunu bildirerek nüfustaki.............. olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Mahkeme kararının davacıya, Tebligat Yasasının 21. maddesine göre tebliğ edildiği bildirilmiş ise de, durumun haber verildiği komşusunun adı yazılmamış imzası da alınmamış olmakla yapılan tebligat usulüne uygun değildir. Bu nedenle mahkeme kararının davacıya usulünce tebliğ edilerek temyiz süresinin beklenmesinden sonra iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu