Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....

    E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, nüfusta kayıt düzeltim (doğum tarihinin düzeltilmesi) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı Nüfus Temsilcisi tarafından istinaf edilmiştir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalar, diğer kayıt düzeltme davalarında olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili olduğundan mahkemelerin, hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Somut olayda, doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen Ömrüm Saniye Kızıldemir ve Doruk Tevfik Kızıldemir'in, babası T2'in nüfus kütüğüne kayıtlı olup, bu kişinin babaları olduğuna dair bir uyuşmazlık bulunmadığından, tanık beyanları sağlık kurulu raporu ve tüm bilgi ve belgelere göre ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi doğru olduğundan, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet veya diğer hak sahiplerinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu nedenle de bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Somut olayda, dava konusu 121 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağına göre, zilyetlikten...ün 1970 yılında ölümü ile kocası ... ve evlatları ..., ..., ..., ... ve ...'ı mirasçı olarak bıraktığından, mirasçıları ve diğer dava dışı müşterekleri adına tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, parselde 5/480 pay sahibi ... oğlu ... olarak maliktir. Düzeltme yapılan 3/480 pay sahibi ... oğlu ... ise nüfusta sağ olan ve 1967 doğumlu davacının oğludur. Tapu kaydındaki davacıya ait kayıt doğru olup oğluna ait kaydın kendi nüfus kaydına göre düzeltilmesi mülkiyet nakline yol açmıştır....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada ...Asliye Hukuk ve Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfus kayıt düzeltilmesi istemine ilişkindir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın soybağına ilişkin olduğu ve yargılama görevinin Aile Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Aile Mahkemesi ise, açılan davanın nüfusta kayıt düzeltim davası olduğu ve Aile Mahkemesinin görevine girmediği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Afyonkarahisar C.Başsavcılığı,davaname ile, davalı ...'un, davalı ... ... ile gayri resmi birlikteliğinden olan ...'u, resmi nikahlı olan eşi davalı ...'un çocuğuymuş gibi yazıldığını belirterek, ...’un nüfus kayıtlarındaki ... olan anne adının ... olarak tashihine karar verilmesini istemiştir....

        Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, nüfus kayıt düzeltilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın soybağına ilişkin olduğu ve yargılama görevinin Aile Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sarıyer Aile Mahkemesi ise, açılan davanın nüfusta kayıt düzeltim davası olduğu ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Davacı ..., ...,... ve ...'in, baba...’nin resmi olmayan beraberliği sırasında olduğu halde,o sırada baba ...'ın gerçekte, resmi nikahlı olan eşi ... üzerine yazıldığını belirterek nüfus kayıtlarındaki Hatice olan anne adının Vesile olarak tashihine karar verilmesini istemiştir....

          Hukuk Dairesi’nin 10.11.2016 tarih, 2016/10286 E. ve 2016/12040 K. sayılı kararında açıklandığı üzere, “...Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacıların birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de, anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfusta Yaş Düzeltim İstemli Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı kurum tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Dava dilekçesinde, davacının 26.09.1979 olan doğum tarihinin 16.05.1980 olarak düzeltilmesi istenmiş; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, nüfus kaydındaki doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir....

            Aile reisi ...... oğlu ... ... ile karısı ......’ya ilişkin veraset ilamında ve aile nüfus kayıt tablosunda bu ailenin ..., (... veya ....) isimli bir çocuklarının bulunmadığı görülmektedir. Tapu maliki ... nüfusta ... ve ...’den doğma ... olarak kayıtlıdır. 1331 de ...’de doğmuştur. Dinlenen davacı tanıkları, tapu maliki ve bir kısım davacıların murisi ....’ün .... oğlu ... ... ve ailesi ile birlikte çocuk yaşta ...’den Türkiye’ye geldiğini, ancak birlikte geldiği ailenin çocuğu olmadığını, sırf ....’de yalnız kalmaması için ... ailesi tarafından Türkiye’ye getirildiğini ve bu aile ile birlikte kendisine de iskanen arazi verildiğini, biyolojik babasının ... olduğunu, daha sonra kendisinden evvel Türkiye’ye gelmiş olan gerçek ailesini bularak yanlarına gittiğini, onların nüfusuna kayıt olarak .... soyadını aldığını anlatmışlardır. Bu duruma, iskan kayıtları, aile nüfus kayıt tabloları ve veraset ilamı ve tanık beyanları ile dava kanıtlanmıştır....

              Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı incelendiğinde taşınmaz 29.1.2002 tarihinde senetsizden 1929 doğumlu, nüfusta 23 cilt 40/1 cilt no da kayıtlı ... oğlu ...... adına tesbit ve tescil edilmiştir. Dosyaya Nüfus müdürlüğünden gelen kayıtların incelenmesinde bu kayda uyan ve davacıların murisinden başka bir şahsın bulunduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bu şahsın bir kısım mirasçıları dinlenmiş ve taşınmazla murislerinin ve kendilerinin bir ilgilerinin olmadığını bildirmişlerse de, kayıt maliki ile aynı isimli başka bir şahıs bulunduğundan yanlışlık artık kayıt düzeltme davası yoluyla düzeltilemez. Tapu malikinin mirasçılarına karşı açılacak yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali tescil davası açılması gereklidir. Bu nedenle davanın kabulü doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 14.10.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                Kayıt malikine ait açık nüfus kayıtlarında kayıt malikinin soyadının bulunmadığı sabittir. Kimlik bilgileri ancak nüfus kaydına göre düzeltilebileceğinden o kişinin öncelikle soyadı almış olması gerekir. Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir....

                  UYAP Entegrasyonu