Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nüfus Hizmetleri Kanunun’nun yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tescili başlıklı 27/a maddesinde “(1) Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte veya taraflardan birinin ölmüş ya da yabancı olması halinde Türk vatandaşı olan diğer taraf veya vekilinin tek başına başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.(2) Nüfus kütüğüne yapılacak tescil işlemleri, yurt dışında kararın verildiği ülkedeki dış temsilcilikler, yurt içinde ise Bakanlık tarafından belirlenen nüfus müdürlükleri tarafından yapılır.(3) Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye...

    Nüfus Hizmetlerine ait Kuruluş Görev ve Çalışma Yönergesinin 79. maddesinin birinci fıkrası sağ olarak doğmuş ancak nüfus kütüğüne tescil edilmeden ölen çocuklara ait ölüm tutanaklarının nüfus idarelerince kabul edileceği ve ölüm tutanağındaki bilgilere dayanılarak doğum tutanağı tutulup her iki tutanağın sırası ile aile kütüğüne geçirileceğini öngörmektedir. Anılan yönetmeliğin 149. maddesinin birinci fıkrası uyarınca da, aile kütüğünde kaydı olmayan kişinin ölümüne ilişkin olarak resmi veya özel sağlık kurumları veya kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına dayanılarak düzenlenmiş bulunan tutanaklarının nüfus müdürlüğünce kabul edilip işleme alınması gerekir. Somut olayda ... ...'ın ./.....

      Ancak; Davacının 10.09.2014 tarihli duruşmadaki beyanına göre nüfusta kayıtlı olmadığı ve ölen kardeşine ait nüfus cüzdanını kullandığı anlaşılmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin nüfusa tescili dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4/z-ff. maddesine göre 18 yaşını tamamlayıncaya kadar herhangi bir nedenle aile kütüğüne geçirilmemiş olan kişiler saklı nüfustan sayılır....

        İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, "Dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek mahkememiz tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının nüfus kütüğüne 01.01.1990 doğumlu olarak yazıldığı ilgili kaydın nüfusa 06.02.1991 tarihinde tescil edildiği ve doğum kayıt belgesinde de davacının doğum tarihinin 01.01.1990 olarak yazılı olduğu, davacının 25.02.1992 olarak doğum tarihinin düzeltilmesini talep ettiği, yaş düzeltme davası açan davacının nüfus tescil tarihinin 06.02.1991 tarihi olması ve davacının talebi dikkate alındığında kişilerin en erken doğdukları gün nüfusa tescil edilebilecekleri, davacının doğum tarihinin en fazla bu tarihe kadar düzeltilebileceği, kişinin doğmadan önce nüfusa tescil edilmesinin mümkün olmadığı, hakimin nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemek ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek zorunda olduğuda dikkate alınarak ve kaldı ki dava...

        İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, "Dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek mahkememiz tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının nüfus kütüğüne 01.01.1990 doğumlu olarak yazıldığı ilgili kaydın nüfusa 06.02.1991 tarihinde tescil edildiği ve doğum kayıt belgesinde de davacının doğum tarihinin 01.01.1990 olarak yazılı olduğu, davacının 25.02.1992 olarak doğum tarihinin düzeltilmesini talep ettiği, yaş düzeltme davası açan davacının nüfus tescil tarihinin 06.02.1991 tarihi olması ve davacının talebi dikkate alındığında kişilerin en erken doğdukları gün nüfusa tescil edilebilecekleri, davacının doğum tarihinin en fazla bu tarihe kadar düzeltilebileceği, kişinin doğmadan önce nüfusa tescil edilmesinin mümkün olmadığı, hakimin nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemek ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek zorunda olduğuda dikkate alınarak ve kaldı ki dava...

        Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36.maddesi kapsamında nüfus kayıtlarındaki doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacının 02.03.1933 doğumlu olarak 14.03.1946 tarihinde nüfusa tescil edildiği, ancak dinlenen her üç davacı tanığının da, davacının nüfus tescil edilmeden daha önce doğup ölen ... adındaki ablasının nüfus kaydını kullandığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeden kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanan kişinin saklı nüfustan nüfusa tescili de idari bir işlem niteliğindedir....

          Somut olayda, yukarıda belirtilen düzenleme ışığında babalık hükmüne dair mahkeme kararı, davacı tarafça nüfus müdürlüğüne iletildiği takdirde nüfus müdürlüğünün, davacının vatandaşlık durumunun tespiti için mahkeme kararını İçişleri Bakanlığı'na göndermesi ve Bakanlığın kararı doğrultusunda işlem yapması gerektiği, davacının babalık hükmünün nüfus kütüğüne geçirilmesine ilişkin talebinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek dava dilekçesindeki tescil talebi yönünden hukuki yararı olmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuş kanun yararına bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına temyiz isteğinin yukarıda açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA oy birliğiyle karar verildi. 26.05.2022 (Prş.)...

            i nüfusa kayıt ve tescil ettirdiği; böylece gerçekte İbrahim ve ...'den doğma ... adlı bir çocuğun dünyaya hiç gelmemiş olmasına karşın nüfus kütüğüne 15.05.1964 doğum tarihi ile 26.02.1968 günü tescil edildiği anlaşılmış olmakla bu kaydın iptaline nüfus kütüğünden silinmesine karar verilmesi gerekirken mahkemece yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen davacının, nüfusa kayıt edilmediği, kendisinden önce doğmuş ve nüfusa 14.04.1978 doğum tarihi ile 07.06.1978'de tescil edilip vefat ettiği halde sağ gözüken Hazim isimli kardeşinin kaydını kullandığı anlaşılmaktadır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeniyle bu kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindedir. Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde de "Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamı illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklardır..." şeklinde hüküm bulunmaktadır....

                Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde, saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından; doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. 6100 sayılı HMK'nın 114.maddesinde dava şartları düzenlenmiş ve (b) bendinde "yargı yolunun caiz olması" dava şartı olarak belirlenmiş, 115. Maddesinde de dava şartlarının eksikliği halinde davanın usulden reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda mahkemece doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile red kararı verilmesi isabetli değildir....

                UYAP Entegrasyonu