Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.'' Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların değiştirilmesi ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi anlaşılır. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne tescil edilmiş, kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur....
Asliye Hukuk Mahkemesi ve Akçaabat Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacıların oğlunun "Mustafa" olan adının "Umut Cemil" olarak değiştirilmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, ad ve soyadının değiştirilmesi istemlerinin 6100 sayılı HMK.'nun 382/2-2 bendinde çekişmesiz yargı işi olarak düzenlendiği ve görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Somut olayda, davacılar, çocuklarının adının nüfus kaydında “Şerife” olduğunu, oysa aile ve çevresinde “Şirin” olarak hitap edildiğini, bu durumun karışıklığa neden olduğunu ileri sürerek nüfus kaydındaki adın “Şirin” olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiş olup bu haliyle talebin haklı sebebe dayalı ad değiştirilmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacıların, yukarıda belirtildiği gibi kendisini haklı gösterecek vakıaların varlığını ispat ederek, ad veya soyadının uygun biçimde düzeltilmesi dışında ileri sürebileceği herhangi bir hakkı da bulunmamaktadır. Ayrıca, bu davanın sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamakta, kararın yersiz veya hatalı görülmesi halinde, ileri sürülen delillere ve duruma göre yeniden ad değişikliği talebinde bulunulabilmesi mümkün olmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/II-a,2 fıkrasında “ad ve soyadın değiştirilmesi” çekişmesiz yargı işlerinden sayılmıştır....
Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Mahkemece küçük .......
Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Mahkemece küçük .......
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/02/2021 NUMARASI : 2020/372 ESAS, 2021/97 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Ad Düzeltilmesi İstemli) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekilince yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK'nın 353. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03/06/1994 doğumlu olup, Eyüp T3nde "Merve" ismi ile kayıtlı olduğunu, kendisine Merve isminin doğumuyla birlikte ailesi tarafından verildiğini, müvekkilinin yaklaşık 3 yıldır cinsiyet geçiş sürecinde olduğunu, kendinin bedeni ve manevi varlığında meydana gelen değişimler sonucu, müvekkilinin hiçbir zaman benimseyemediği Merve isminin kişiliği...
Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen, kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir....
Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen, kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir....
Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen, kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir....
“Mehmet Sait Hazırlar” olan ad ve soyadının "Mustafa Cahit Kalemdar" olarak düzeltilmesini istemiş; mahkemece, nüfus kayıtlarında bir hata bulunmadığı, davacının ad ve soyadının Türkçe anlamının olduğu, davalının soyadının ise yetersiz, elverişsiz, karışıklığa yol açacak, kötü, iğrenç, gülünç, incitici, küçük düşürücü, alay ve utanç konusu anlamlar taşımadığı, bu nedenlerle değiştirilmesinde hukuki bir yarar olmayıp bu talebin de haklı nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesine göre, adın ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar dosyada toplanan kanıtlar ve özellikle tanık anlatımları, sözü edilen Kanun maddesine göre haklı neden sayılarak davanın kabulü ile davacının ad ve soyadının talep gibi düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir."...