Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. 2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.) 3....
ya ait olduğu kabul edilmediğinden tüm paydaşlar arasında oybirliği sağlanamadığından muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılmak zorunda kalınmıştır. Mahkemenin nitelendirdiği gibi dava mülkiyetin tespiti istemi ile açılan bir dava olmayıp muhdesatın aidiyetinin tespiti istemi olduğundan davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek, taraflarca gösterilen ve gösterilecek tüm delillerin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek muhdesatın aidiyetinin tespiti istemi ile açılan bu davanın esasına yönelik bir hüküm verilmesi gerekirken hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir....
Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da, bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)...
Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir(HMK 114/1-h, 115 m.)...
Dava, muhdesat tespitine ilişkindir. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK mad.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad.722, 724 ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez....
Davalılar vekilinin muhtesatın aidiyetinin tespitine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece, davanın kabulü ile; 5 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan kargir tavukhane ve bakımevinin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724, 729)....
Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Bu tür davalarda hukuki yarar şartının gerçekleşmesi için ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiasında bulunanın talebinin kabul edilmemiş olması gereklidir. Ancak eldeki davada davacılar ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiasında bulunmadan bu davayı açmıştır. Bu durum karşısında davacıların bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğundan söz edilemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının reddine dair. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 20.02.2013 gün ve 112/55 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tarafların paydaşı olduğu 221 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan tüm yapıların davacı tarafından yapıldığını açıklayarak, tapu kaydına ekli krokide ve tapunun beyanlar hanesinde A, D, E harfleriyle gösterilen yapıların davacı tarafından yapıldığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu yapıların davacı tarafından yaptırıldığına ilişkin kesin delile ulaşılamadığı, dolayısıyla davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, karar Dairemizin 02.07.2014 tarih, 2014/7700 E-2014/8890 K sayılı ilamı ile, “Somut uyuşmazlıkta; Suşehri Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/121 Esas, 2012/93 Karar sayılı dava dosyasında görülmekte olan bu davanın davalısı ... tarafından diğer paydaşlar aleyhine muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açıldığı, davanın kabul edildiği ancak temyiz aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında verilecek karar ile dava konusu taşınmazlardaki muhdesat oranları değişebileceğinden mahkemece sözü edilen muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle bozulmuştur....
Muhdesat, şahsi bir hak olup (Türk Medeni Kanunu'nun 722, 724 ve 729. maddeleri), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106/2. Maddesi gereğince tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür....