ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/11/2022 NUMARASI : 2021/61 ESAS, 2022/539 KARAR DAVA KONUSU : Mülkiyet (Tespit İstemli) KARAR : Merzifon 1....
Muhdesat, şahsi bir hak olup (Türk Medeni Kanunu'nun 722, 724 ve 729. maddeleri), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106/2. Maddesi gereğince tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür....
Her ne kadar mahkemece dava, davacı vekilinin ıslah mahiyetinde olmayan 03/03/2021 tarihli dosyaya sunduğu "davanın esas olarak muhdesat aidiyetinin tespiti" olduğuna dair dilekçesi ve 16/06/2021 tarihli duruşmada "dava konusunun muhdesat aidiyetinin tespiti olarak anlaşılması gerektiğine" dair beyanına MUHDESAT TESPİTİ olarak kabul edilmiş ve buna göre yargılama yapılarak gerekçeli kararda bu konu üzerinden tesis edilmiş ise de; Esasen davacı vekilinin sunmuş olduğu 03/03/2021 tarihli davanın konusunun açıklanmasına yönelik dilekçesinin harçlandırılmamış ve usule uygun ıslah dilekçesi mahiyetli olarak taraflara tebliğ edilmemiş olduğu görülmüştür....
Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bağşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir....
Bu hükmün kabul edilmesindeki amaç, taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kişi tarafından meydana getirilmiş muhdesat bulunması ya da muhdesatın maliklerden biri veya birkaçı tarafından meydana getirilmiş olması halinde muhdesat sahiplerinin haklarının korunması, muhdesatı meydana getirmeyen taşınmaz malik veya maliklerinin muhdesattan sebepsiz yararlanmalarının önlenmesidir. Bu amaç gözetildiğinde lafzi yorumla yetinilmemesi, ister paylı (müşterek) mülkiyet, isterse elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet esaslarına tabi olsun tespit yapılan taşınmazlar üzerinde maliklerden bir veya birkaçı tarafından meydana getirilmiş muhdesat bulunması halinde bu muhdesatın az yukarıda açıklanan hüküm gereğince tutanağın ve tapu kü-tüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekir. Dairemizin kökleşmiş uygulaması da bu doğrultudadır....
Dava, uyuşmazlık konusu 510 nolu parsel üzerinde bulunan binanın ikinci katında yer alan muhdesat aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİT İSTEMLİ -KARAR- Dava, mülkiyet hakkı bulunmaksızın harici alımdan kaynaklanan kişisel hakka dayalı tespit isteğine ilişkin olup, muhdesatın aidiyetinin tespiti yönünden davanın kabulüne dair kurulan hüküm sadece davalı tarafından temyiz edilmiştir. O halde 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 7.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 16.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez....
Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak ve aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça muhdesatların mülkiyetinin tespiti veya arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti dava edilemez ve mahkemelerce de anılan kanun hükümleri gözardı edilerek mülkiyet tespitine veya aidiyetin tespitine karar verilemez. Böyle bir durumda "Çoğun içinde az da vardır" kuralı gereği ve davacının istemi içinde muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteminin bulunduğu gözetilerek davanın buna göre muhdesatın tespiti olarak görülüp sonuçlandırılması gerekir. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK m.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir....
Bu amaç gözetildiğinde lafzi yorumla yetinilmemesi, ister paylı (müşterek) mülkiyet, isterse elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet esaslarına tabi olsun tespit yapılan taşınmazlar üzerinde maliklerden bir veya birkaçı tarafından meydana getirilmiş muhdesat bulunması halinde bu muhdesatın az yukarıda açıklanan hüküm gereğince tutanağın ve tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekir. Dava; kadastro tespitinden sonra taşınmaz üzerinde meydana getirilen muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin olmayıp, tespit gününden önce mevcut muhdesatın 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2. maddesi gereğince davalı taraf ile müştereken adlarına beyanlar hanesinde gösterilmesi istemine; başka bir ifadeyle kadastro tespitinin hatalı yapıldığı iddiasına ilişkin olduğundan, anılan kanun hükmü gereğince davacıların dava açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmaktadır....