yetkilerinin sınırlandırılmasına, şirket hesapları ile malvarlığının 3.kişilere devredilmesini engellemek amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına, özen yükümlülüğü, ortaklara bilgi aktarma yükümlülüğü, ortakların arasında eşit davranma yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle haklı ve yeterli sebepler oluştuğundan davalı müdürün azli ile görevden alınmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Evleri Çocuk Yuvası’nın eski müdürü ile ilaçların eczaneden temini hususunda anlaştıklarını ve sanığı ilaç almaya yetkili hemşire olarak kendileriyle müdürün tanıştırdığını beyan etmeleri karşısında, mahkemece suç tarihinde kurumda yetkili olan müdürün tespit edilip, tanık olarak beyanına başvurulmadığı, 6- Diplomasının sahte olması nedeniyle ......
Hukuk Dairesince, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davalı müdürün TTK'nın 625 ve 630.maddeleri uyarınca görevlerini ihmal ettiğinin anlaşıldığı bu nedenle müdürün yetkisinin ortaklar davacı ... ve davalı ...'ün yetkili kılınmak suretiyle kısıtlanmasının usul ve yasaya uygun olduğu, ilk derece mahkemesince davalı şirket müdürü ...'ün yetkisinin sadece 25/09/2018 tarihine kadar sınırlandırılması yerinde değil ise de istinafa gelenin sıfatı dikkate alındığında bu hususun eleştirilmekle yetinildiği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir....
Somut olayda böyle bir durum olmadığı, davacının müdürün değişmesi için genel kurulun toplanmasını, toplantıya buna dair gündem maddesi eklenmesini talep edebileceği, müdürün görevini yerine getirmeyerek şirketi zarara uğrattığını ileri sürüyorsa sorumluluk davası yollarına gidebileceği anlaşılmış olmakla davanın reddine karar verilmiştir....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte sağlık kuruluşunda tabip veya uzman tabip unvanlı bir mesul müdür bulunması ve mesul müdürün istifası halinde işleten tarafından yeni bir mesul müdürün görevlendirilmesi, uzman tabibin istifası halinde ise aynı uzmanlık dalında tabibin göreve başlatılması gerektiğinin kurala bağlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait özel poliklinikten ayrılan pratisyen hekim yerine daha üst eğitim almış bulunan deri ve zührevi hastalıklar uzmanının veya plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanının mesul müdür olarak görevlendirilmesinin ilgili mevzuat hükümlerine uygun olduğu sonucuna varıldığından, ayrılan pratisyen hekim yerine aynı şartları haiz bir (pratisyen) hekimin mesul müdür olarak görevlendirilmediğinden bahisle davacının başvurusunun reddine dair işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu...
onay niteliği taşıyan belge altına imza attığı anlaşılmakla, bu hali ile belgenin düzenlenme sorumluluğunun derse çocuğun girdiği şeklinde imza atan öğretmen ile velinin sorumluluğunda olup, sanığın imzasının onaydan öteye geçmediği ve ilgili müdürün devam çizelgesi ile kontrol yapsa dahi bu belgeyi de ilgili öğretmenin imzalayıp düzenlemesi nedeniyle önüne gelen evrakta sahtecilik yapıldığını bilmesinin mümkün olmadığı, kriminal rapordan öğrenci velisi yerine atılan imzaların sanık tarafından atılmadığının tespit edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir....
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin müdürün azline dair karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile davalının şirket müdürlüğünden azline ilişkin hükmün ONANMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile davalının haklı nedenlerle şirket ortaklığından çıkarılmasına dair hükmün davalı yararına BOZULMASINA; ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ......
Birleşen davada davacı vekili, asıl davada ileri sürdüğü sebeplerle, müdürün azli ile şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, yargılama sırasında şirketin sicil kaydının re'sen terkin edilerek şirketin tüzel kişiliği sona erdiğinden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Asıl dava, şirket müdürü yerine şirkete kayyım atanması ve müdür olan davalının sorumluluğuna dayalı tazminat, birleşen dava ise, müdürün azli ile şirkete kayyım atanması istemlerine ilişkin olup, mahkemece yargılama sırasında şirketin sicil kaydının re’sen terkin edilerek tüzel kişiliği sona erdiğinden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir....
(Erol Çetin, Son Değişiklerle Basın Hukuku, Dördüncü Baskı, Seçkin Yayıncılık Ankara 2008, s. 111) Düzeltme ve cevabın yayımlanmaması suçu, aynı Kanunun 18. maddesinde; “Düzeltme ve cevabın yayımlanmasına ilişkin kesinleşmiş hâkim kararlarına uymayan sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili onmilyar liradan yüzellimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Ağır para cezası, bölgesel süreli yayınlarda yirmimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda ellimilyar liradan az olamaz. Sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili hakkında verilen ağır para cezasının ödenmesinden yayın sahibi, sorumlu müdür ve sorumlu müdürün bağlı olduğu yetkili ile birlikte müteselsilen sorumludur....
Davalı şirket müdürünün, ortaklar kurulu kararına aykırı bir işlem tesis etmesi, diğer ortakların kendisine karşı olan emniyet ve güvenini sarsıcı ve bu nedenle de şirket müdürlüğünden azlini gerektirse dahi, TBK’nın 74/2. maddesi de gözönünde bulundurulduğunda yapılan işlemle şirkete verilmiş bir zarar bulunmadığı takdirde müdürün tazmin sorumluluğundan söz edilemez....