kira sözleşmesinde borçlu T8'nun bizzat tanık olarak yer aldığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davalarında hak düşürücü sürenin bulunmadığını ve istinaf itirazlarının kabulünü talep etmiştir....
Alacaklının bu soruya vereceği cevaba göre ya BK 19. maddesine dayalı dava ya da İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı dava açar. Muvazaa olmadan da salt alacaklıları zarara uğratmak için devir yapılabilir. Tasarrufun iptali davası, ayni nitelikte olmayıp kişisel bir dava olduğu halde, muvazaa davası ayni nitelikte bir davadır. Taşınmaza ilişkin muvazaa davalarında hâkim tapu kaydının borçlu adına tesciline karar verir. Muvazaa iddiası, zaman aşımına bağlı olmadan ileri sürülebildiği halde iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren en geç hak düşürücü süre olan beş yıl içinde açılması gerekir (İİK m.284). Yukarıda belirtilen ilke ve kurallardan da anlaşılacağı üzere TBK 19. Maddesine dayalı muvazaa davası ile İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası şartları ile hüküm ve sonuçları bakımından birbirinden ayrı davalardır....
Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayalı tasarrufun iptali, olmadığı taktirde de TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. (Terditli Dava) Yüzeysel bakıldığında İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını, tasarrufun iptali davalarının ön koşulu olan aciz vesikasının dosyaya ibraz edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 20/02/2020 tarih 2019/134 Esas 2020/60 Karar sayılı kararı ile davacının davasının kabulü ile; T.B.K. 19. maddesi gereğince işlemin muvaazalı olduğunun sabit olması nedeniyle dava konusu taşınmazın devrine ilişkin 22/04/2016 tarihli tasarrufun iptaline ve İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacı alacaklının İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/6114 esas sayılı dosyasındaki asıl alacak miktarı olan 850.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere dava konusu yapılan taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmiştir....
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava; İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK 19. Maddesi gereğince muvazaaya dayalı iptal istemine ilişkindir....
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı tarafından aciz belgesinin dosyaya sunulmadığı, dosya içindeki belgelerin de aciz belgesi mahiyetinde olmadığı, keza dava konusu tasarrufun 25.10.2001 tarihinde yapıldığı, davanın ise 5 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın İİK'nın 277 vd.maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine yönelik olduğu kabul edilerek davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı, aciz belgesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Gerçekten de dava ileri sürülüş biçimi itibariyle BK'nun 18 (yeni 19) maddesinde belirtilen gelen hükümlere göre açılmış bir dava olup, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı gibi 29.04.2015 tarihli dilekçesi ile de davanın BK'nun 18.maddesine göre açıldığını belirtmiştir....
Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; BK'nun 19.maddesi uyarınca muvazaaya dayalı olarak açılan bu davada yerel mahkemece hukuki nitelendirmede hataya düşüldüğü ve davanın tasarrufun iptali davası olduğu yanılgısı ile İİK.nun 277 vv devamı madde hükümlerinde aranan şartların olmaması sebebiyle davayı usulden reddettiği, oysa muvazaaya dayalı iptal davalarında alacağın varlığının mahkeme kararıyla ispatlanmasının gerekmediği, müvekkillerinin İİK.nun 283 kapsamındaki talebinin davayı tasarrufun iptali davası yapmadığı, tüm dosya kapsamı, ilk derece mahkemesinin bu kararının, gerek davanın hukuki nitelendirmesinde hataya düşmesi gerekse de davaya konu taleplerini eksik incelemeye konu etmesi nedenleriyle usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın kabulü yerine davanın hukuki nitelendirmesinde hataya düşülerek tasarrufun iptali davaları için aranan ön şartların somut olayda bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine dair hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğu hususlarına ilişkindir...
na sattığını ileri sürülerek yapılan satışın BK.nun 18. maddesi uyarınca iptali ile kendilerine İİK.nın 283/1 maddesinin kıyasen uygulanmak suretiyle cebri icra yetkisi verilmesi talep edildiği, yargılama sırasında da davacı tarafın aynı şekilde beyanda bulunduğu bu durumda davacının davasını özellikle BK.nun 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.(Yeni BK. 19.maddesi) maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK.nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirme sonucu davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gereğine değinilmiştir....
Dava, ileri sürülüş biçimine göre TBK'nın 19.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davalı 3.şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan davacıya alacağını temin edebilmesi için davacıya tasarruf konusu mal varlığı üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....
Mahallesi 32 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise dava; TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olarak nitelendirilmiş ve yargılamaya her iki dava yönünden birlikte devam edilerek karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince; İİK'nun 277 ve devam maddelerinde vücut bulan tasarrufun iptali davası ile BK'nun 19. maddesine dayalı davaların, şartları ve yargılama usulleri farklı olup, dosyanın tefrik edilerek ayrı ayrı değerlendirilmelerinin daha doğru olacağının düşünülmemesi bir eksiklik ise de, davanın geçirdiği safahat ve mevcut durum itibariyle bu aşamadan sonra, sırf bu husus nedeniyle dosyanın mahkemesine iade edilmesi, dosyaya birşey katmayacağından ve usul ekonomisi de dikkate alınarak, değerlendirmenin mevcut hale göre yapıldığı, sadece bu hataya dikkat çekildiği belirtilmişse de; yukarıda ve Bölge Adliye Mahkemesince belirtildiği üzere; İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan...