Her ne kadar muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, tapu iptali de istenilmiş ise de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin açılan dava yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK’nun 283. maddesi düzenlemesi yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK’nun 283. maddesi hükmü gereğince muvazaalı işlemin iptaline gerek olmaksızın, davacıların dava konusu taşınmazların haczini ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm oluşturulması gerekirken yazılı şekilde tapu iptali ve tescile karar verilmesi yerinde görülmemiş ise de; belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı da gerektirmediğinden, HUMK’nun 438. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur....
Bu halde, mahkemece ...ın davaya dahili ile taraf teşkilinin sağlanarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2-Kabule göre de; Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davalarında; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları tespit edildiği takdirde takip konusu alacağın tahsili için İİK 283/1-2 maddesi kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan davacının alacaklarını alabilmesi için dava konusu taşınmazların haczi ve satışı konusunda davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerekirken tapunun iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmesi de isabetli görülmemiştir....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır....
Mahkemenin, dava konusu tasarrufun 30.05.2000 tarihinde yapıldığı, davanın ise 07.08.2008 tarihinde açıldığı, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden tasarrufun iptali davasının reddine dair ilk kararı Dairemizin 11.04.2013 tarih 2012/8252 Esas 2013/5223 Karar sayılı ilamı ile, davanın BK'nun 19.maddesine göre değerlendirilmesi gerektiği, hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı gerekçesi ile bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, borçluya ödeme emrinin 01.10.2002 tarihinde tebliğ edildiği, bundan önce takip olmadığı taşınmazın ise bu tarihten önce 30.05.2000 tarihinde davalı ...'a satıldığı, ilk satışının muvazaalı olmasının mümkün olmadığı zira takipten 2 yıl önce yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiası ile işlemin iptali istemine ilişkindir....
ın borcu batık olması, maddi durumu iyi olmamasına rağmen 2016 yılında ödenmek üzere böyle bir satışı gerçekleştirmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve davacı vekili tarafından dosya sunulan söz konusu taşınmazın taraflar arasında bedelsiz olarak devrinin yapıldığına ilişkin sözleşemeye davalılar tarafınca itiraz edilmemesi ile tüm hususlar göz önüne alınarak, davaya konu taşınmaz üzerinde yapılan satışın mahkememizce muvazalı olduğuna dair kanaatinin oluştuğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir. 1. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, bozmaya uygun olarak karar verilmiş bulunmasına ve davalı ...'nın aynı zamanda akrabası olmasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine . 2....
Çünkü muvazaalı bir işlem ile üçüncü kişinin zarar görmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eşlem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişilerin muvazaalı işlem ile zarar gördüklerinin benimsenebilmesi için onun işlemi yapandan alacağının bulunması ve alacağın ödenmesini önlemek için muvazaalı işlemin yapılmış olması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında davalı 3. kişi olan ... ve 4.kişi olan ... ile davalı borçlu arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece; davalı 3.kişi ...'...
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davalarında; davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları tespit edildiği takdirde takip konusu alacağın tahsili için İİK 283/1- 2 maddesi kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan davacının alacaklarını alabilmesi için dava konusu taşınmazların haczi ve satışı konusunda davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilecektir....
e devrettiğinden, bu tescilin iptali ile 1/2'şer oranında davacı ve davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekilleri, haksız açılan davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının BK'nın 19. maddesine dayalı olan muvazaalı işlemin iptali isteminin reddine, talebinin TMK'nın 194. maddesine dayalı isteminin ise, evlilik birliğinin devamı sırasında açılablecek bir dava olduğu tarafların 20.11.2005 tarihinde boşandıkları davanın ise 23.11.2004 tarihinde açıldığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekil tarafından temyiz edilmiştir. Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı ve davalı ...'in 20.11.2005 tarihinde ... da boşandıkları, ... Mahkemesi tarafından verilen boşanma kararının Türk Mahkemeleri tarafından tanıma ve tenfizinin yapılmadığı, dolayısı ile ulusal kanuna göre boşanmanın sonuçlarının doğmadığı, bu hali ile davacı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 26 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakanları ...adına kayıtlı iken 1/2 payını davalı eşi...ye mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı temlik ettiğini,...nin de muvazaalı satışı önlemek amacıyla oğlu olan diğer davalı ...'a bağışladığını, murisin gerçek amacının taşınmazı Murat'a devretmek olduğunu ileri sürerek pay oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, ilk işlemin muvazaalı olduğu, bağış işleminin de ilk işlem yolsuz olduğundan baştan beri hükümsüz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
in maliki olduğu 1732 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 20 nolu bağımsız bölümünü 3.eşi olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal ve adlarına tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı, satışın gerçek olduğunu, muris ile taşınmazın satışı sırasında tanışıp evlendiklerini belirtip davanın reddini savunmuştur....