Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Diğer taraftan, satış bedeli konusunda muvazaa iddiası varsa önce bu hususun açıklığa kavuşturulması, bu konudaki uyuşmazlık giderilmeden depo kararı verilmemesi gerekir. Ne var ki, muvazaa iddiasının açıklığa kavuşturulması için yapılan keşiften önce ön inceleme duruşma tutanağında tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenen tapu harç ve masraflarının tamamı üzerinden toplam 341.628,20 TL önalım bedelini depo etmesi için davacı tarafa kesin süre verilmiştir. Muvazaa hususu çözülmeden bedelin depo edilmesi için verilen kesin süre içinde ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi davacının aleyhine değerlendirilemez....

    Mahkemece, muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki bir tarihi taşıması gerektiği, daha önce doğan alacağın, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturmayacağı, somut olayda, davalı alacağının, davacı alacağından önce doğduğu, dolayısıyla, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Dairemizin (kapatılan 23....

      İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde (818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesinde) düzenlenmiş ve anılan maddede, "Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre muvazaa; tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır....

        Davalı, tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava konusu payı satın aldığını belirterek ödenen önalım bedelinin depo edilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından davacıya tapu kaydında gösterilen satış bedeli olan 200.000,00 TL üzerinden önalım bedeli ile tapu harç ve masrafları depo ettirilerek davanın kabulüne ve kanıtlanamayan bedelde muvazaa iddiası nedeniyle, davalı yararına 130.000,00 TL üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 6....

          Mahkemece, davalı ... bakımından muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, diğer davalılar bakımından ise kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili istinaf etmiş, bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi üzerine davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Muvazaa, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları hâlde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa)....

            Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının terekeden mal kaçırmak olduğunun açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK 6. madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Hal böyle olunca, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davalı, dava konusu payı gerçek değerini ödeyerek satın aldığını, bedelde muvazaa yapılmadığını savunmuştur. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından tapuda gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları toplamı 184.474,42TL üzerinden önalım hakkının tanınmasına karar verilmiştir. Bu durumda iddia olunan bedel ile mahkemenin kabul ettiği önalım bedeli arasındaki fark vekalet ücreti ve yargılama giderleri açısından önemlidir....

                Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafından daha önce açılan ilave tediye alacağı talepli davada davalı ile hizmet alım sözleşmelerinin tarafı şirketler arasında muvazaa olduğunun kabul edildiği İlk Derece Mahkeme kararının Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin ilamı ile kesinleştiği anlaşılmaktadır. Somut davada da aynı ihale dönemine yönelik talepte bulunulduğu dikkate alındığında söz konusu ihale dönemi için davacı yönünden kesinleşmiş muvazaa tespitine ilişkin hüküm bulunduğundan aynı ihale dönemi için alacağın hüküm altına alınması gerekirken davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan hükmün, yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK'nin 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir. Somut olaya gelince, dinlenen tanıklar temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığı hususunda bir beyanda bulunmamışlar, muvazaa olgusunun varlığına dair dosyaya bir delil sunulmamıştır. Bir başka anlatımla muvazaa iddiası kanıtlanmış değildir. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

                    Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

                      UYAP Entegrasyonu