Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemenin sıra cetvelinin ortadan kalkmış olmasına ilişkin tespiti doğru ise de, bu aşamada sıra cetveline itiraza ilişkin istem açısından karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulduğu ve davacının alacağının iptal edilen sıra cetvelinde kayıtlı bulunmadığı gözetilerek davacının sıfatının bulunmadığı bir sıra cetvelinde muvazaa iddiasını ileri süremeyeceği, iptal edilen ve yeniden tanzim edilecek sıra cetvelinde oluşacak duruma göre alacaklı sıfatıyla yer alması durumunda bu taleplerinin ileri sürülebileceği dikkate alınmadan, mevcut durum itibariyle davacının muvazaa iddiasına ilişkin aktif husumet ehliyeti bulunmadığından red kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davacının muvazaa iddiasına ilişkin işin esasına girilip red kararı verilmesi doğru görülmemiştir....

    Davacı, mirasbırakan ...ın paydaşı olduğu 2862 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki payının fiil ehliyetini haiz olmadığı halde davalı ... tarafından alınan vekaletname ile diğer davalı ...’e devredildiğini, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek miras payı oranında iptal tescile, olmadığı takdirde muvazaa nedeniyle miras payı oranında iptal tescile ve iştirak halinde mülkiyette paydaşlar dışında yasaya aykırı olarak yapılan devrin iptali ile mirasçılar adına tescile karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davacının tek başına dava açamayacağını, mirasbırakanın ehliyetli olduğunu, taşınmazın bedeli karşılığında usulüne uygun olarak satın alındığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, pay oranında iptal-tescil istenemeyeceği gerekçesiyle HMK'nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bilindiği gibi, mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir....

      Böylece, davalı idarelerce muvazaa şüphesi nedeniyle yapılan ve yaptırılan araştırma ve incelemeye dayalı olarak muvazaa bulunduğu değerlendirmesiyle davacının ruhsatnamesi iptal edilmiş ve söz konusu işlem hakkında iptal kararı verilmiş ise de, söz konusu iptal kararının, davacı hakkında tesis edilen işlemin şüpheden uzak somut bilgi ve belgelerle ortaya konulamadığı, başka bir deyişle davalı idarenin mevcut tespitlerinin muvazaalı işlemin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığı gerekçesiyle verildiği ortadadır. Buna göre muvazaa iddiasından kaynaklanan olayın maddi yönünün somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmasındaki güçlük, bu iddianın ortaya konulmasındaki bilgi ve belgelerin son derece yoruma açık olması ve işlemin iptal sebepleri dikkate alındığında, ortada idarenin tazmin sorumluluğunu gerektirecek nitelikte ve ağırlıkta bir hizmet kusuru bulunmadığından tazminat verilebilmesi için yukarıda belirtilen şartların oluşmadığı görülmektedir....

        TBK'nın 19.maddesine göre açılan muvazaa hukuksal nitelemesine dayalı davalarda ise; 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK'nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....

        Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İBK’nda sözü edilen muris muvazaasında, mirasbırakan ile sözleşmenin karşı tarafı malın temliki hususunda anlaşmakta, ancak görünüşteki sözleşmenin niteliğinin değiştirilmektedir. Dolayısıyla muris muvazaası aynı zamanda tam muvazaa niteliğindedir. Muris muvazaasında mirasbırakan ile karşı taraf arasında yapılan muvazaa anlaşması mevcut olup, amaç mirasçıları aldatmaktır. Bu muvazaa türünün bünyesinde iki farklı sözleşmenin yer alması nedeniyle nisbi muvazaa niteliğindedir. Çeşitli şekillerde ortaya çıkar; gerçekte bağış olan işlemi satım sözleşmesi gibi, gerçekte bağışlamasına karşın ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi....

        "İçtihat Metni" ... 5.Tüketici Mahkemesi KARAR Davacı, davalılardan ...’den satın almış olduğu bağımsız bölümün, adı geçen davalı tarafından kendisinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak diğer davalıya tapudan devredildiğini belirterek, öncelikle davalılardan ... adına kayıtlı olan taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili, olmadığı takdirde ise tazminat istemiyle dava açmış olup, mahkemece muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle tapu iptal tescil talebinin reddine, tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş, hüküm, “muvazaa iddiasına dayalı tapu iptal tescil isteminin reddedilmiş olması” yönünden davacı tarafından da temyiz edilmiş olduğundan, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.5.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davacı tarafından 4.8.1993 tarihinde açılan muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescile yönelik dava, tenkis davası ile birleştirilmiş, mahkemece muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasının reddine, tenkis davasının ise kabulüne karar verilmiştir. Davacının muvazaa nedenine dayalı tapu iptal ve tescile yönelik davanın reddini de temyiz ettiği anlaşılmakla inceleme görevi Yargıtay l. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay l. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 15.04.2008...

            BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ALACAK -KARAR- Dava,muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olmayıp doğrudan tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.5.2011 tarih 1 sayılı kararı uyarınca “Asliye Hukuk Mahkemelerince verilen tapu iptali ve tescili davasının kabulle sonuçlanıp kesinleştikten sonra buna bağlı olarak açılan tazminat davaları”nın Yüksek 1. Hukuk Dairesinin görev alanında olduğu kararlaştırılmıştır. Somut olaya gelince, davada tapu iptal ve tescil yönünden bir talep bulunmaksızın tazminat ve ecrimsil isteğine ilişkin açılan davada mahkemece tazminata karar verilmiştir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 4. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 23.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Gerçekten de dava ileri sürülüş biçimi itibariyle BK'nun 18 (yeni 19) maddesinde belirtilen gelen hükümlere göre açılmış bir dava olup, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı gibi 29.04.2015 tarihli dilekçesi ile de davanın BK'nun 18.maddesine göre açıldığını belirtmiştir. BK'nun 18.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zamanaşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd.maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanlış hukuksal nitelendirme nedeniyle yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

                UYAP Entegrasyonu