Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili tarafından açılan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasında davacı vekilinin hükümden sonra vekaletnamedeki feragat yetkisini kullanmak sureti ile 29/03/2023 günlü dilekçesi ile davadan feragat ettiği anlaşılmakla davacı vekili tarafından açılan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının feragat sebebi ile reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı T3 vekilinin 15/03/2023 tarihli, T5 vekilinin 20/03/2023 tarihli, T7 vekilinin 14/03/2023 tarihli, T11 vekilinin 27/03/2023 tarihli, T9 vekilinin 21/03/2023 tarihli dilekçelerinde davacının feragati nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadıklarını belirtmiş oldukları görülmüştür. Açıklanan nedenlerle feragat dilekçesi dikkate alınarak, davacı vekillinin istinaf kanun yolu başvurusunun, bu yönüyle kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 310 ve 353/1- b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, Usulün 76. maddesine nazaran bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulgulara uyan maddeleri bulmak, uygulamak ve hukuki nitelendirmesini yapmanın hakimin doğrudan görevinden olmasına, davacının dilerse Borçlar Kanunu'nun 18. maddesine göre, dilerse İİK'nun 277 ve takip eden maddelerine göre muvazaa sebebiyle iptal davası açabileceğine, davalı borçlu aleyhine icra takibine de geçilmiş olması karşısında mahkemece davanın İİY'nın yukarıda sözü edilen maddelerine dayalı tasarrufun iptaline ilişkin olduğu yönündeki kabulünde bir isabetsizlik görülmemesine, davacının koşullarının varlığı halinde umumi hükümler uyarınca muvazaaya dayalı tapunun iptali yolunda dava açabileceğine ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 0.90....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesinin kararı ile; "Dava; İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali ile TBK'nın 19. maddesine dayalı iptal istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyi niyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277. md.) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir....

    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay'ın yerleşik içtihatları uyarınca aciz vesikasının yargılamanın her aşamasında alınarak ibrazının mümkün olduğunu, kaldı ki mezkur davanın terditli açıldığını, muvazaa nedenli Tapu İptali davası için aciz vesikası gerekmediğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup re'sen dikkate alınması gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri, olmadığı takdirde muvazaaya dayalı( BK 19) tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davalarında davanın dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek bir alacak olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277. md) bulunması gerekir....

    Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, ... Gıda Mad. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine başlatılan icra takibinde, şirketin ortağı ve müdürü olan davalı ...'nın 02/04/2010 tarihinde borca kefil olduğunu, borçlunun 01/07/2009 tarihinde ...,... ada 50 parselde kayıtlı 1 no'lu bağımsız bölümü alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla kızı olan diğer davalı ...'e sattığını belirterek tasarrufun İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, aciz vesikasının bulunmadığını ve tasarrufun borçtan önce yapılmış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, borçlu ...'...

      İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön şartların bulunması halinde İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılır. Somut olayda dava ön şartlarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır....

      Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, tasarrufun iptaline ilişkin davaların ticari dava olmadığı, anılan uyuşmazlık yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın kesinleşmesini müteakip süresi içinde başvurulması halinde dosyanın yetkili ve görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Davacı vekili, 21/11/2017 ve 30/11/2017 tarihli celselerde, davanın, muvazaalı ipoteğin iptaline ilişkin olduğu, sıra cetveline itiraz yönünden taleplerinin bulunmadığını açıklamıştır. İlk derece mahkemesince de, dava, İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimi ve davacı vekilinin açıklamalarına göre, mahkemenin davanın nitelendirilmesine ilişkin kabul şekli isabetlidir. Ancak davacı tarafın herhangi bir hukuksal neden bildirmemiş ve muvazaaya dayanmış olması nedeniyle, davanın hukuki dayanağı İİK 277 ve devamı maddeleri yanında, dava tarihinde yürürlükte bulunan BK'nın 18. maddesi de oluşturmaktadır....

          Mahkemece B.K. 18. maddesi uyarınca davalılar arasındaki icra takibi ve dayanağı senedin muvazaalı olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı muvazaa nedeniyle iptal davasında ister B.K. nun 18. maddesine isterse İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayanabilir. Ancak, bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulgulara göre maddeleri bulmak, uygulamak ve hukuki nitelendirmesini yapmak HUMK. nun 76. maddesi uyarınca hakimin görevidir. Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’ten olan alacağı için icra takibi yaptıklarını; ancak, borçlunun gerçekte olmayan bir borç için diğer davalı ...’ye senet verdiğini ve bu senede dayanarak daha sonra icra takibi yapıldığını, yapılan bu işlemlerin kendi alacağının tahsiline engel olmak amacı taşıdığını öne sürerek dava açmış, yargılama sırasında davada B.K. 18. maddesine dayandığını bildirmiştir....

            UYAP Entegrasyonu