iptal istemine ilişkin olduğu, davacının İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkin bir dava açmadığı gözetilerek mahkemece davacının muvazaa nedeniyle iptal talebi ile bağlı kalınarak gerekçe ve hüküm oluşturulması gerekirken talepten fazlaya olacak şekilde İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali yönüyle de değerlendirme yapılması dahi isabetsiz olup 6100 Sayılı H.M.K'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "1- Tasarrufun iptali davası yönünden davanın dava şartlığı yokluğu nedeniyle reddine, 2- Terditli istem olarak Borçlar Kanunu’nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle takibin iptali yönünden davanın kabulü ile; -Davalılar arasında yapılan Enez İcra Müdürlüğü'nün 2017/61 sayılı dosyasındaki 150.000 TL değerindeki kambiyo senedi ile ilgili takibin davacının dava konusu Keşan İcra Müdürlüğü'nün 2017/3485 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline, -Enez İcra Müdürlüğü'nün 2017/61 sayılı takip dosyasından davalı Abdülkadir'e yapılan ödemelerin tahsili ile davacıya(takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak) ödenmesine " karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı T4 ve davalı T6 vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
CEVAP : Davalı T8 vekili, cevap dilekçesinde, özetle; davanın muvazaa davası değil tasarrufun iptali davası olduğunu, tasarrufun iptali davalarında hak düşürücü sürenin 5 yıl olduğunu, tasarrufun iptali davasının ön koşullarının gerçekleşmediğini, tasarrufun hukuka uygun yapıldığını, iptali istenen tasarrufların değerinin gerçek alacak miktarından çok fazla olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T6 vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın muvazaa hükümlerine dayanarak zamanaşımından kurtulmaya çalıştığını, davanın zamanaşımından dolayı reddi gerektiğini, tapu satışlarının rayiç değerden yapıldığını, 6 yıl sonra böyle bir dava açılmasının her türlü hüsnü niyetten yoksun kötü niyetli bir davranış olduğunu, iddiaların gerçek dışı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açıldığı, ancak davacının yargılama sırasında davasını BK.nın 18. maddesine dayandırdığı, bu nedenle özel düzenleme bulunan durumda muvazaa nedenine dayanamayacağı, ayrıca aciz belgesinin de ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu, davacı vekilinin son celsede davasını BK.nın 18. maddesine dayandırmasının doğru olmadığı gibi davacı tarafından aciz vesikası da ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davacı vekili dava dilekçesinde borçlu davalı ... tarafından yapılan muvazaalı temliklerin iptali ile icra dosyasının eski hale getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe ve yargılama aşamasındaki sözlü açıklamaya göre dava, niteliği itibariyle BK.nun 18.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİY.nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası, borçlunun yaptığı tasarrufu işlemin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak, muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler (olayımızda davacı) tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler, danışıklı olan bir hukuki işlem ile 3. kişinin zararlandırılması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir....
Mahkemece, davalılar arasında akrabalık bağı ve iş ilişkisi bulunmadığı, taşınmazların devredilen davalılar tarafından yaklaşık 10 yıldır kullanıldığı, devreden davalıların kaza nedeniyle paraya ihtiyaçları bulunduğu, satışların gerçek olduğu ve muvazaa bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalılardan ... ve ... Dıravacı mirasçıları vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, İİK 277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....
Mahkemece, davanın tasarrufun iptali davası olduğu, bu davanın görülebilmesi için aciz belgesinin sunulması gerektiği, davacının bu belgeyi sunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nun 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur....
Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
TBK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zaman aşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Mahkemece ileri sürülüşe göre davanın İİK. 277. Ve devamı maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali davası olarak tavsif etmiş isede davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı bu halde mahkemenin hukuki tavsif yapamayacağı gözönüne alınarak ve hak düşürücü süre eldeki davaya uygulanmayacağı, davacının talebine göre davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Duman Özel Sağlık Tesisleri Ltd....
Davacı vekilinin dava dilekçelerindeki açıklamalarına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, TBK'nın 19. maddesinde öngörülen genel muvazaa hukuksal sebebine dayalı olarak iptal talebinde bulunulduğu görülmektedir. İhtiyati tedbire ilişkin dosyada karar veren İstanbul BAM 9 HD 2018/3528-2018/1340 E.K. sayılı kararında da dava, bu şekilde nitelendirilmiştir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde öngörülen muvazaa hukuksal sebebine dayalı tasarrufun iptali davasında, davacının bu davadaki amacı, alacağının tahsili amacıyla danışıklı olduğunu ileri sürdüğü hukuki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamaktır. Bu dava, borçlunun yaptığı tasarrufun gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespitini amaçlar. Muvazaa nedenine dayalı açılan davalarda aciz vesikası aranmaz, hak düşürücü süre de söz konusu değildir. Davanın kanıtlanması durumunda tapu iptal tescil talebinde bulunulsa dahi, kıyasen İİK 283. maddesi doğrultusunda karar verilir....