WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekilinin istinaf sebepleri; Davalı T4 tarafından gerçekleştirilen usulsüz işlemlerle ilgili araştırma yapılmadığı, davalı T4 tarafından gerçekleştirilen usulsüz işlemler neticesinde elde edilen paralar ile 15/05/2017 tarihinde edinilen ve 27/11/2017 tarihinde diğer davalı T3 devredilen dava konusu Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, Ceylanköy köyü, 1551 parselde kain 1400 m2 yüzölçümlü tarla nitelikli taşınmazın TBK'nın 19. maddesi hükmü uyarınca muvazaa nedeniyle iptale tabi olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, TBK'nın 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

    devamı maddeleri gereğince açılacak tasarrufun iptali davalarında İİK ‘nunda yetkili mahkeme belirlenmemiş olduğundan HMK’nın yetkili mahkemeleri düzenleyen yetki hükümlerine göre genel yetkili mahkeme olan davalıların ikametgah adresi olan dava dilekçesinin tebliğ edildiği Ankara mahkemeleri yetkili olduğundan yetkisiz İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, davacı tarafından davalı müvekkilleri aleyhine açılan muvazaa nedeniyle tasarrufun iptalinin 04.01.2022 tarihli tensip ve ihtiyati haczin kaldırılması reddi ara kararında dava tasarrufun iptali (İİK’nun 277 ve devamı) olarak nitelendirilmiş olup, İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince tasarrufun iptali davaları ancak borçlunun mal varlığını azaltan veya alacaklılarını zarara uğratan tasarruflarının iptalini düzenlemekte olup, bu davada dava dışı borçlunun tasarrufunun iptali söz konusu olmadığından verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine...

    Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

    Davacılar, davalı ... hakkında murislerini kasten öldürmek ve davacı ...’ı yaralamak suçlarından kamu davası açıldığını, yargılamanın devam ettiğini, davalı aleyhinde maddi ve manevi tazminat davası açtıklarını, bu davanın açılmasından sonra davalı ...’in maliki bulunduğu taşınmazını diğer davalı akrabasına tapuda satış göstererek kendilerinden mal kaçırmak amacı ile devir ettiğini iddia ederek muvazaa nedeni ile tasarrufun iptaline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın usul ve esas yönden reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, tasarrufun iptali davası açılabilmesi için alacağın kesinleşmesi ve icra takibine konu edilmesi gerektiği, icra takibinin varlığının davanın ön koşulu olduğu, bu aşamada eldeki davanın açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 818 sayılı Borçlar Kanunu 18. maddesine dayalı olarak açılan, muvazaa iddiasına dayanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      Müddeti içerisinde verilen istinaf dilekçeleriyle özet olarak; Davalı T7 vekili: davacı tarafın talebinin muvazaa nedeniyle tapu iptali olması nedeniyle bu talep yönünden yargılama yapılarak hüküm kurulması gerekirken, davacı tarafın talebi dışına çıkılarak hüküm kurulmasının taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, yargılama usulü ve doğrucağı sonuçlar farklı olduğu halde, hem tespit kararı verilmesi, hem muvazaa nedenine dayalı tapu iptaline karar verilmesi, hem de iik 277. maddesine göre haciz ve satış isteme yetkisine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının talebinin belirsiz olduğunu, eksik harcın ikmal edilmediğini, tasarrufun iptali davasının hak düşürücü süre içinde açılmadığını, kesinleşmiş icra takip dosyası bulunmadığını, aciz halinin bulunmadığını, kararın gerekçesiz olduğunu, satışın gerçek olduğunu, harç, yargılama giderleri ve vekalet ücreti miktarlarının hatalı olduğunu, Davalılar T19 T19T6 ve Gülfidan Kesgin Kahraman vekili, tasarrufun iptali...

      Maddeleri uyarınca tasarrufun iptali davasında mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, Mahkememizin görevsizliğine ..." gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali niteliğindedir. Bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır. Davada alacaklı ile borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir....

        İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanan iptal davalarının yargılama usulleri, ispat vasıtaları ve dava şartlarının birbirinden farklı olması nedeniyle, ilk derece mahkemesince öncelikle görülmekte olan davanın hangi hukuksal nedene dayanıldığının, gerekirse davacı tarafın konuya ilişkin beyanı da alınarak açıkça tespit edilmesine çalışılması ve ondan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlığın sonuçlandırılması gerekirken bunun yapılmamış olması hatalıdır. Ayrıca; gerek İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında gerekse TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davalarında, davanın görülebilirlik şartlarından birisi alacağın varlığı diğer söyleyişle tasarrufta bulunan kişinin borçlu olması gereğidir....

        Maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptaline kendilerine cebri icra yetkisi verilmesine yönelik karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine yönelik karar verilmesini talep etmiştir. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun İptali, olmazsa TBK.nın 19.maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekili tarafından terditli olarak dava açılmıştır. Davacının asıl talebi İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali talebidir. Öncelikle bu talebin değerlendirilmesi bu talebin yerinde görülmemesi halinde terditli talep olan TBK.nın 19.maddesine göre açılan talebin değerlendirilmesi gerekmektedir. Asıl talep olan İİK.nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası ile ilgili olarak değerlendirme yapma görev ve yetkisi dairemize ait değildir....

        Dava, TBK 19. maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen ara kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

        Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nın 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır." şeklinde karar verilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirlenmiştir. Yine emsal nitelikte ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/04/2018 tarih, 2016/8983 E. ve 2018/3951 K. sayılı kararında da " ... Dava, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunduğundan Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevine girmektedir." şeklinde karar verilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu