Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/247 esas sayılı dosyasında taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, sözkonusu davada taşınmazın tapu kaydının muvazaa nedeniyle iptalinin davalıların kardeşleri tarafından talep edildiği, muvazaaya dayalı davanın davacılar lehine sonuçlanması halinde sözleşmeye konu taşınmazda davalıların kardeşlerinin de hak sahibi olacağı, bu nedenlerle taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan edimlerin ifasının imkansız hale geldiği, davacı şirketin sözleşmeye uyarınca inşaata devamının kendisinden beklenemeyeceği, davacının sözleşmenin feshini talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, taraflar arasında düzenlenen ....01.2011 tarih 224 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, 98.470,66 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar Dairemiz'in 05.07.2012...
Bu sebeple kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Somut olayda; davacı tarafın davalı ... İnşaat Hakl. Tur. Pet. Ür. Kimyevi Mad. San ve Tic. Ltd. Şti’nden alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine Karşıyaka 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 18.11.2014 gün ve 2014/8538 Esas, 13040 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, TMK'nın 732. maddesinde düzenlenen önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, dava konusu taşınmazda paydaş olduğunu, önalım hakkının kullanılmasını engellemek için satış bedelinin 65.000,00 TL olarak gösterildiğini, gerçek satış bedelinin 40.000,00 TL olduğunu beyan ederek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur....
in ailesi tarafından kullanıldığının belirlenmesi üzerine bu parsel yönünden muvazaa iddiası kabul edilerek davalı ... adına olan tapusunun iptali ile davalı ... adına tesciline, diğer parseller yönünden tapudaki satış bedeli ile tespit edilen gerçek bedelleri arasında fark tespit edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verildiği, Borçlar Kanunu'nun 18. maddesinde anlamını bulan muvazaanın, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabileceği, demek ki, tarafların görünüşte yaptıkları işlemle, iradelerinin birleştiği işlem birbirinden farklılık taşıdığı durumlarda muvazaanın söz konusu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin gerçeği yansıtmamasından olduğu,kural olarak üçüncü kişi muvazaa nedeniyle zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı...
Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır....
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kök mirasbırakan ...’ın maliki olduğu 78, 85, 95 ve 98 parsel sayılı taşınmazları 12.02.1970 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, onun da 28.09.1970 tarihinde 1/2’şer pay ile davalıların mirasbırakanları (kök mirasbırakan ...’ın oğulları) ... ve ...’a satış suretiyle devrettiği, ...’ın ise taşınmazlardaki 1/2 payını 21.01.2010 tarihinde davalılar ..., ... ve ...’a satış suretiyle temlik ettiği, kök mirasbırakanın 28.12.1975 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak kızları davacılar ..., ... ile kendisinden önce ölen kızı ... çocukları ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile oğulları (davalıların mirasbırakanları) ... ve ...’in kaldığı, başkaca mirasçının bulunmadığı, eldeki davanın ise 25.10.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür....
Anılan kararla kabul edilen ilke ve sonuç şudur; miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar görünürdeki satış akdinin muvazaalı, gizli bağış sözleşmesinin ise yasada öngörülen biçim koşulunu taşımadığını ileri sürerek dava açabilirler. ./.. Öte yandan, mirasçılık miras bırakanın ölüm tarihine göre belirlenir. Miras bırakanın terekesi, bütün mal varlığı, alacak ve borçları ile bir bütün olup, ölüm tarihindeki mirasçıları terekeye ortaktır. Miras bırakanın ölüm tarihinde mirasçılık sıfatını taşıyan herkesin aslında kendisinin de ortak olduğu terekeye dahil iken, muvazaalı olması nedeniyle geçersiz bir sözleşme ile şeklen bir başkasına devredilen taşınmazın tapusunun iptali için dava açmakta hem hukuki yararı hem de hakkı vardır....
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 1673 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 17.03.2015 tarihinde davalıya satılan 1/2 hissenin aslında 110.000,00 TL bedel ile satıldığını, resmi satış sözleşmesinde satış bedelinin önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla yüksek gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş ve dava konusu hissenin gerçek bedeli olan 110.000,00 TL üzerinden, önalım hakkını kullanmak istediğini, davalı adına olan payın iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, resmi senette gösterilen satış bedelinin gerçek satış bedeli olduğunu, bedeli banka kanalıyla satıcıya ödendiğini, tapu harcının da resmi senetteki bedel üzerinden yatırıldığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur....
TBK' nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa iddiasına dayalı davalarda ise yazılı yargılama usulü uygulanır. Somut olayda, davacının davalılardan T5'ten İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2018/284 esas sayılı dosyasından taraflar arasındaki boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasından dolayı alacaklı bulunduğu ve takibin kesinleştiği davalı borçlu T5'in dava konusu taşınmazdaki 1/2 hissesinin diğer davalı kardeşi T3'a tapuda devretmesi nedeniyle TBK'nın 19.maddesi gereğince muvazaa nedeniyle yapılan satış işleminin iptali ile haciz ve satış talep etme yetkisi verilmesi talepli davanın açıldığı anlaşılmıştır....
Davacı, mirasbırakanları ... ...’ün maliki olduğu 1084- 502-46- 17 -1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle çeşitli tarihlerde davalı çocuklarına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, murisin o tarihlerde hacca gidecek olması nedeniyle paraya ihtiyacı olduğu için taşınmazlarını satışa çıkardığını ve kendilerinin taşınmazları satın almak istediklerini, davacının ise istemediğini, rayiç bedellerini ödemek suretiyle taşınmazları satın aldıklarını, muvazaalı bir satış olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır....