WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Mahkemesi ve ... .... Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... .... İcra Mahkemesince (....); tasarrufun iptali davası yönünden dosya tefrik edilerek tasarrufun iptali davasında görevli mahkemenin genel mahkeme olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... .......

    Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. 20. Mülga Borçlar Kanunu’nun (BK’nın) 18. maddesinde düzenlenen genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak bir işlemin iptal edilmesini, hukuksal yararı bulunan her ilgili talep edebilir. 21. Tasarrufun iptali davası, aynî nitelikte olmayıp kişisel (şahsî) bir dava olduğu hâlde, muvazaa davası aynî nitelikte bir davadır. Muvazaanın kanıtlanması hâlinde dava konusu mal, borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış hâle gelir....

      -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, davacı hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açtığına ve hile olgusu da ispatlanamadığına göre; davacı ...'ın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Mahkemece toplanan delillere göre, keşidecisi davalı, lehdarı davacı olan dava konusu çekin davacı tarafından süresinde bankaya ibraz edilmemiş olduğu, davacının sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı olarak bu davayı açmış olduğu, davaya konu çekten anlaşılacağı üzere taraflar arasında temel ilişki bulunduğu, davacının sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı dava açamayacağı, davasını bu hukuki sebebe dayandırıp devam ettirmesinde hukuki yararının bulunmadığı, davacının gelinen safahatta davasını ıslah da etmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, süresinde ibraz edilmemiş çeke dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Süresinde ibraz edilmemiş çek yazılı delil başlangıcı niteliğindedir....

          Davanın kabulüne, dava konusu parsellerin davalı adına olan tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline ilişkin karar Dairece, "davanın hile hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı, taraflar arasında görülen 2005-74 Esas-53 Karar sayılı davada aynı taşınmazlar yönünden hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istenildiği, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddedilip kararın 23.10.2008 tarihinde kesinleştiği, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğine" değinilerek bozulmuş, mahkemece, taraflar arasındaki önceki hükmün hata ve hile hukuki nedenine dayanılarak açıldığı, eldeki davanın muvazaa hukuki nedenine dayanılarak açıldığı, ortada kesin hükmün varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir....

            İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar dilekçelerinde özetle; öncelikle tasarrufun iptali davalarında ön ve özel koşulların yerine getirilmeden dava açıldığını, aciz belgesi sunulmadığını, dava konusu tasarrufun 22/12/2011 tarihinde gerçekleştiğini, davacı yanın davalı T3 ' tan iddia ettiği alacağını tahsili için 2012 yılında icra takibi başlattığını, yani devir işleminden sonra icra takibinin başlatıldığını, bir başka deyişle tasarruf temlikinin icra takibi başlatılmadan icra takibi kesinleşmeden önce yapıldığını, mahkemece satış bedelinin ödenmiş olduğu hususu dikkate alınmadan sırf satıcı ile alıcının akrabalık ilişkisine dayalı olarak yapılan satışın muvazaa olduğunu gerekçe göstermesinin ve bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, borcun süresinde bankaya ibraz edilmeyen vasfını yitirmiş çeklerin keşide edilmesiyle değil ilamsız icra takibinin kesinleştiği tarihte doğduğunu, kooperatif hisse devrinin 22/11/2011 tarihinde yapıldığını icra takibinin de...

            Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayalı tasarrufun iptali, olmadığı taktirde de TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. (Terditli Dava) Yüzeysel bakıldığında İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....

            Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, dava dilekçesinde taraflar arasındaki muvazaanın vurgulanıp talep kısmında önceki malikleri adına tescil talebinde bulunulmuş olmasına, 17/12/2009 tarihli dilekçe ile davanın, muvazaa hukuksal nedenine dayalı olduğunun açıklanmasına, aynı tarihli duruşmada da davacı vekilinin ellerinde aciz belgesi bulunmadığını ve muvazaa nedeniyle tapuların iptali istemini yinelemesine nihayet davacı tarafça temyiz dilekçesinde dahi alacağın doğum tarihinden dolayı tasarrufun iptali davası açmadıkları beyan edilmesine göre İİK 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olmayıp BK. 18. maddesine dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil işlemine ilişkin olmakla; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06/06/2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              İcra Müdürlüğü'nün 2018/2095 Esas sayılı dosyasından ilk sırada haciz konulduğunu, söz konusu takibin dayanağının 05/09/2017 tanzim tarihli, 23/02/2018 ödeme tarihli, 40.000,00- TL bedelli ve 30/01/2018 tanzim tarihli, 23/02/2018 ödeme tarihli, 50.000,00- TL bedelli senetler olduğunun görüldüğünü, davalı Mehmet hakkındaki bu icra takibinin, diğer alacaklıların alacaklarının tahsilini engellemek, alacakları semeresiz bırakmak için muvazaalı yapıldığından bahisle söz konusu davalılar arasındaki takibin, hem TBK'nun 19. maddesi, hem de İİK'nun 277 vd. maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesinin kararında; davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre, dava, niteliği itibariyle, TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı icra takibinin iptali istemine ilişkindir (Yargıtay 17....

              İcra Müdürlüğünün 2011/16097 Esas sayılı dosyası ile kesinleştiği, Sakarya 5. İcra Müdürlüğünün 2012/71 sayılı talimatı üzerine davaya konu taşınmazın 22/05/2013 tarihinde yapılan açık artırma yolu ile ipotek takibinin alacaklısı olan davalı şirkete alacağına mahsuben satıldığı, kesinleşen ihale sonucunda dava konusu taşınmazın davalı şirket adına tapuya tescil edildiği ve davalı şirketin mülkiyet hakkına dayalı olarak tahliye talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Hukuk Usulü Muhakmeleri Kanunu'nun 303. maddesinde; ".... Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması " gerektiği düzenlenmiştir. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır....

                UYAP Entegrasyonu