MUVAZAA NEDENİ İLE TAPU İPTALİ TESCİLTRAFİK KAYDININ İPTALİ VE TESCİLİ 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 18 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 12 ] "İçtihat Metni" Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile trafik kaydının iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 477, 478, 479 ve 170 parsel sayılı taşınmazların davalılara temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, denkleştirmenin söz konusu bulunmadığı belirlenmek suretiyle anılan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Yine, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda, 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da ifade edildiği üzere dava hakkı murisin ölümü ile doğar....
Dava; muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptaliyle davalı eş adına tapuya tescili ile taşınmaz üzerindeki katılma alacağına ilişkin olup, mahkemece katılma alacağına ilişkin dava dosyası tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş ve yargılamaya muvazaa iddiası yönünden devam olunmuş, yazılı şekilde karar verilmiştir. Davacı vekili, taraflar arasındaki boşanma davası devam ederken, davalı kocanın evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğini ileri sürerek istekte bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, davanın yasal dayanağının Borçlar Kanununun 18.maddesi olduğu anlaşılmakta olup katılma alacağına ilişkin dava dosyası ayrılarak başka esas üzerinden yürütülmüştür. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan eldeki davada davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup davacının katılma alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunmaktadır....
Davalılar vekili davanın yersiz açıldığını, taşınmazların müvekkiline miras yoluyla kaldığını ve kişisel malı niteliğinde olduğunu, muvazaa iddiasının doğru bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu 2 nolu bağımsız bölüm hakkındaki davanın atiye bırakılması nedeniyle bu taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu 9 nolu bağımsız bölüme ilişkin davanın kabulüne, taşınmazın muvazaalı olarak davalı ...’ya devredildiği gerekçesiyle 993 ada 8 parsel üzerindeki 9 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaliyle davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyize konu dava konusu 993 ada 8 parsel üzerindeki 9 nolu bağımsız bölüm 31.01.2005 tarihinde davalı eski eş ... adına tescil edilmiştir. 17.04.2008 tarihinde satış yoluyla diğer davalı ...’ya devredilmiştir. Dava; muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇESİ: Davalı T5 istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle, ilk derece mahkemesince, TBK. madde 19 gereği muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemlerinde zaman aşımı olmadığını, yine bu durumda aciz vesikası şartı aranmadığı yönünde gerekçe oluşturulmuşsa da davacı tarafça İİK hükümlerine dayalı olan tasarrufun iptali dava türüne ilişkin talepte bulunulduğu dikkate alındığında İİK'da düzenlenen tasarrufun iptali davasına ilişkin yasal şartların dikkate alınması gerektiğini, eldeki dava tasarrufun iptali talebini içermekte olup, aciz belgesi iptal davası için aranan özel bir dava şartı olduğunu, tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için gerek öğretide gerek yargı kararlarında da kabul gördüğü üzere İİK. madde 277 gereğince özel bir dava şartı olan geçici veya kesin aciz belgesinin mevcut olması gerektiğini, davalı borçlu T7 aciz durumda olup olmadığı davacı alacaklının subjektif tahminlerine göre belirlenebilir bir durum da olmadığını, devir öncesinde...
Dava TBK’nun 19 maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptali istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir....
Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur. Davacı taraf dava dilekçesinin 3.sayfasında özellikle bu davanın TBK.nun 19.maddesi muvazaa sebebi ile açtıklarını, belirterek, davanın TBK.nun 19.göre değerlendirilmesini talep etmesine rağmen tasarrufa iptale konu araç dava dışı 16/08/2017 tarihinde MUHAMMET AĞAN'a devredildiği tespit edilmesi üzerine dosyaya sundukları 30/06/2018 tarihli beyan dilelekçesi ile davanın bedel tazmin davasına dönüştürdüklerini ve eldeki davanın İİK nun 227 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış bulunan tasarrufun iptali davası olduğu belirtilmesine rağmen dava dilekçesinde belirtildiği gibi eldeki bu davanın TBK.NUN 19.MADDESİ MUVAZAA SEBEBİ İLE açılan tasarrufun iptali davası olduğu sonucuna ulaşılmıştır....
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “ Dava, ehliyetsizlik ve muvaza hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Ancak Mahkemenin 24.04.2008 tarihli ara kararında, davada bu iki hukuki sebebe birlikte dayanılamayacağı belirtilerek, dayandığı hukuki sebebi hasretmesinin istenilmesi üzerine davacı davasının muvazaa hukuksal nedenine dayandırmıştır. Bir davada birkaç nedenin birarada gösterilmesi ilke olarak usul ve yasaya aykırı değildir. Davacıdan zorlama yoluyla alınan beyan hukuki sonuç doğurmayacaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin olup, Asliye Hukuk Mahkemesince de bu nedene dayalı kabul kararı verildiğinden, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 02.07.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Dilekçenin sonuç kısmında da Finansbank AŞ. adına kayıtlı görülen taşınmazlarının satışı tasarruflarının iptali ile iflas masasına aidiyetine karar verilmesi) talep edilmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu düşünülmelidir. Tasarrufun iptali davalarında yetki HUMK'nun genel yetki kurallarına göre belirlenir. Bu nedenle iptale konu tasarruf taşınmaz olsa bile taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilemez. Borçlu ile 3.kişinin yerleşim yerleri farklı yerlerde ise de iptal davası davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HUMK 9/2). SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... AŞ. vekilinin temyiz isteminin reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı ... iflas idaresi lehine BOZULMASINA ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İlk Derece Mahkemesince; davanın TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı olduğu, bu gibi davalarda eldeki davanın dinlenebilmesi için iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması gerektiğini, somut olayda icra takibinin dayanağını oluşturan çeklerin keşide tarihlerinin 20.04.2016, 20.05.2016 ve 20.06.2016 olduğu, borçlu ... tarafından yapılan tasarruf tarihinin ise 06.04.2015 bulunduğu, bu durumda tasarrufların görünürdeki alacak tarihlerinden önceki tarihte yapıldığı anlaşılmakta ise de, çek bir ödeme vasıtası olup, dayandığı hukuki ilişkinin yani borcun doğum tarihinin iptali istenen tasarruf tarihinden önceye ait olmasının mümkün bulunduğu, başka bir deyişle alacağın çekin keşide tarihinden önce doğmuş olabileceği, bu durumda davacı taraftan çekin keşide edilmesine neden olan borcun doğumuna ilişkin hukuki veya ticari ilişkinin hangi tarihte başladığının sorulması varsa buna ilişkin delillerin istenilmesi ve taraflar arasındaki temel ilişki...