BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir.(Yargıtay 17. H.D.nin 2016/11791 E.2017/7010 K.) Somut olayda, davalı T6 ve T3 arasındaki satım ilişkisinin muvazaalı olduğu gerçek bir satım olmadığı sabit olmakla birlikte taşınmazı sonradan satın alan dördüncü kişilerin kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak bu davaların bedele dönüşmesi söz konusu değildir. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işlemin de muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp B.K.nun 18. maddesi uyarınca muvazaa nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine ait ise de dosya Yüksek 1.Hukuk Dairesinden görevsizlik kararı ile daireye gelmiş olduğundan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 04.02.2010 gün ve 3 sayılı kararı gereğince temyiz inceleme yerinin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmek üzere Yüksek Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 27.5.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava; muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, taraflar arasındaki boşanma davası devam ederken, davalı kocanın evlilik birliği içerisinde edinilen taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğini ileri sürerek istekte bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine göre, davanın yasal dayanağının Borçlar Kanununun 18. maddesi olduğu anlaşılmaktadır. Davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup, davacının katkı payı alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunmaktadır. Gerek 713 sayılı TMK.nun 170. maddesi uyarınca mal rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallarda kaynaklanan “katkı payı alacağı” ve gerekse 4721 sayılı TMK.nun hükümleri gereğince yasal mal rejimi olarak benimsenen, edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan “katılma alacağı” şahsi hak niteliğinde bir alacak olup ayın (mülkiyet) hakkı niteliğinde değildir....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali istemine ilişkindir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu açık olup mahkemenin bu açıklığa rağmen İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelemesi isabetli değildir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/11/2019 NUMARASI : 2019/91 ESAS 2019/347 KARAR DAVA KONUSU : Muvazaa Hukuksal Nedenine Dayalı Tasarrufun İptali KARAR : Kdz. Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 21/11/2019 tarihli 2019/91 esas 2019/347 karar sayılı kararına karşı davalılar tarafından istinaf talebinde bulunulması ile mahkemesince dosya dairemize gönderilmiş olmakla HMK.'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı T6 mal kaçırmak amacıyla davalı eşi ve müşterek çocuklarına maaşının tamamına yakınını tedbir nafakası olarak bağladığını, nafakanın icra kanalıyla tahsil edildiğini, müvekkilinin davalı T6 alacaklı olduğunu, ancak davalı T6 maaşının tamamının icra müdürlüğünde öncelikli olarak nafakaya kesildiğini, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, bu nedenlerle; Kdz....
Şti. arasındaki ilişkinin senede bağlandığı bu kapsamda ticari risk kapsamında bulunduğu ve senet borcunun ödenmemesine karşı muvazaa iddiası ile tasarrufun iptali isteminin yasaya uygun olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamalarından davacı alacağının sonuçsuz bırakılmasına yönelik olarak yapılmış satış işlemlerinin muvazaa nedenine dayalı olarak iptalinin istediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının açtı- ğı alacak davasının sonucunun beklenmesi ve B.K 18. madde kapsamında inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Türk Borçlar Kanunu' nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir kararı verilmiş, itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş, karar bir kısım davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimi ve açıklamalara göre, davanın niteliği itibari ile TBK'nun 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerekse işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear olarak nitelendirilmektedir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
nun 19. maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılmasına rağmen ilk derece mahkemesince İİK.'nun 276. maddesi kapsamındaki tasarrufun iptali davası olarak nitelendirildiği, kararın eksik inceleme ile verildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. İSTİNAFA CEVAP : Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İİK.'nun 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanması gerektiği, aciz belgesi sunulmadığını beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir. G E R E K Ç E Uyuşmazlık, TBK.'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkindir....
yoksa nisbi muvazaa niteliğindeki muris muvazaası hukuksal nedenine mi? dayanıldığı tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu durumda, (a)mahkemece öncelikle yargılama aşamasında reşit olan davacı T1 yönünden asaleten verilecek usulüne uygun vekaletnamenin sunulması için davacı vekiline usulünce makul ve kesin süre verilmesi, vekaletnamenin sunulmaması veya davacı Rumeysa'nın bizzat davayı takip etmemesi halinde adı geçen davacı adına açılan davanın eldeki davadan tefrikine karar verilmesi, (b)müteakip davacı tarafa; davanın TBK'nın 19.maddesi kapsamında muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası mı? yoksa muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davası mı?...
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....