Her ne kadar mahkemece uyuşmazlık muris muvazaası olarak nitelendirlmiş ise de, dava dilekçesi ve dosya içeriğinden, muris muvazaası hukuksal nedeni mi yoksa hile hukusal sebebine mi dayanıldığı anlaşılamamaktadır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/152 Esas ve 2020/119 Karar sayılı dosyası incelendiğinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine aynı dava konusu taşınmaza ilişkin olarak ehliyetsizlik, hile, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası nedenlerine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile taşınmazın muris Behiye Uğurlu adına tesciline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde 11/02/2020 tarihli karar ile dava muris muvazaası nedeniyle tapu kaydının iptali ve tescili olarak nitelendirilerek davanın ancak murisin vefatından sonra açılabileceği ancak murisin dava tarihi itibariyle sağ olduğu, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile reddine karar verildiği, kararın 09/09/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Her ne kadar eldeki dava ile, Siverek 1....
Murisin kızları .... ve ...., erkek kardeşleri ... ve ... ile ... eşi .... aleyhine eldeki davayı açmışlar ve muris muvazaası nedenine dayanarak 1997, 1998, 2000 ve 2001 sayılı parseller bakımından miras payları oranında tapu iptali-tescil, olmazsa tenkis ve 1997 sayılı parsel bakımından tazminat isteklerinde bulunmuşlar; ayrıca, diğer 12 parça taşınmaz bakımından da, bir kısmının murisin parasıyla alınıp davalılar adına tescil edildiğini(gizli bağış), kalan kısmının da murise ait iken 3. kişilere satılıp bedellerinin davalılara bırakıldığını(bağış) ileri sürerek tenkise karar verilmesini istemişler; aşamada, ıslah yoluyla 2582 ve 2583 sayılı parselleri de 1997 sayılı parsel yanında muris muvazaası nedenine dayalı tazminat isteklerine dahil etmişler; sonrasında da, davalı ... adına kayıtlı 5120 sayılı parsel hakkındaki davayı atiye terketmişlerdir....
Muris muvazaası istemli davalarda mirasbırakanın gerçek irade ve amacının tespiti bakımından devrettiği taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı açılan davaların birlikte değerlendirilmesi gerektiği açıktır. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 10.12.2019 tarihli : 2017/1- 2616 E - 2019/1330 K sayılı kararı ) Yukarıda yazılı nedenlerle her iki davanın taraflarının aynı olması, taleplerin muris muvazaası, ehliyetsizlik olmadığı takdirde tenkis isteklerine dayanılmış olması, murisin gerçek iradesinin tespiti, ehliyetsizlik ve tenkis talepleri bakımından her iki davanın birlikte görülmesi gerektiği anlaşılarak davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, uyuşmazlığın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla davalı...
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Kök muris Mustafa Vural'dan kalan Üründü köyü (Eski 32 parsel Kadastro Yenilemesi ile) 122 adas parsel sayılı taşınmaz ile Kökez Mh. 125 ada 12 no lu parselin mirasçılar Ayşe Vural T4 T1 Güllü Vural ve T3 müşterek mülkiyeti paylı mülkiyete çevrilerek müvekkillerinin temlik almasının muris muvazaası nedeniyle tapu iptali tescil davası olduğunu, T3 temlik edilen Tapunun Antalya ili Serik İlçesi 125 ada 12 nolu parsel kök muris Mustafa VURAL adına kayıtlı iken paylı mülkiyete çevrilerek Tüm mirasçılardan(Davacı da dahil) aynı resmi senetle temlik alındığını, davacının iptalini istediği resmi senette kendi temliki için imzasının olduğunu, muris muvazaasının tipik özelliğinde hem gizli işlemin hem de gerçek işlemin mal kaçırma kastı ile gizli yapılması olduğunu, davacının da birlikte satış yaptığı resmi senetle alakalı muris muvazasından söz etmenin imkanı kalmadığını, T3 yönünden açıkladıkları hususların müvekkili T4 yönünden de kısmen geçerli...
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde; tarafların delilleri toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra vekaletin veriliş tarihi ve vekil aracılığıyla yapılan temlik tarihi itibariyle miras bırakanın ehliyetli olup olmadığının tespit edilmesi ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi, yok eğer miras bırakanın yukarıda değinilen tarihler bakımından ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve Türk Medeni Kanununun 702/4. madde hükmünün eldeki istek bakımından uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek pay oranında ehliyetsizlik nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği, buna bağlı olarakta muris muvazaası ile ilgili istek bakımından bir inceleme ve soruşturma yapılmasına da gerek bulunmadığı açıktır....
Muris muvazaası ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, muris muvazaası nedeniyle sözleşmenin iptaline ve ivazlı akit nedeniyle tenkise ilişkin taleplerin reddedilmiş olması isabetlidir. 3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Eldeki davada, iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesi içeriği ve dosya kapsamındaki beyanlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının; hukuki ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun 27.11.2015 tarih ve 5339 sayılı karar ile mirasbırakanın vekaletname ve akit tarihlerinde hukuki işlem ehliyetinin bulunduğu saptanmak suretiyle bu neden yönünden davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, davacı taraf ehliyetsizlik iddiasından sonra incelenmek üzere muris muvazaası nedenine de dayanmıştır. Mahkemece, muris muvazaası nedeni üzerinde durulmadan sonuca gidilmiştir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür....
ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil; birleştirilen dava ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Asıl davada davacılar ... ve ..., mirasbırakan babaları ...’in 334 parsel sayılı taşınmazda yer alan 4 nolu bağımsız bölümünün intifa hakkını uhdesinde bırakarak gelini olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığın gibi davalının alım gücünün bulunmadığını, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir....
muvazaası nedeniyle iptali ile muris adına tapuya tesciline, bu talepleri kabul olmazsa tenkis istemlerinin kabulü ile karar verilmesini talep ve dava etmiştir....