Somut olaya yukarıdaki ilkeler ışığında bakıldığında, miras bırakanın adına kayıtlı 3 parsel sayılı taşınmazda 6 bağımsız bölümden oluşan apartmanda 1, 2, ve 3 nolu bağımsız bölümlerin halen muris adına kayıtlı olduğu, murisin başka eşten olma çocuğu davacı ...,aynı eşten olma çocukları davacı ...,davalı ...,dava dışı ...'i mirasçı olarak bıraktığı,murisin dava dışı çocuğu ve de 3 parsel sayılı taşınmazda bağımsız bölümler temlik ettiği ve onlar ve kayıt malikleri aleyhine eldeki davanın davacıları tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak dava açıldığı,davacı ... ile murisin diğer çocukları arasında murisin çocuğu olup olmadığına dair davanın görüldüğü ve davacı ...'in murisin çocuğu olduğunun Kurumu raporu ile saptandığı ve yine aralarında tazminat davasının olduğu görülmektedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE : Açılan dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ve tazminat istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunu esastan reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun(HMK) 362/1-a maddesi uyarınca, 2019 yılı itibariyle dava değeri 58.800,00 TL'den az olan davalara ait bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür.Diğer yandan; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değerinin, taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu da kuşkusuzdur. Somut olayda, taşınmazdaki temlike konu payın keşfen belirlenen değerinden (220.998,27TL) davacının miras payına(1/7) isabet eden kısmın 31.571,18TL olduğu gözetildiğinde, bu miktarın temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmaktadır....
nin hukuki işlem ehliyetinin bulunduğunun Adli tıp kurumu raporu ile belirlendiği, muris muvazaası yönünden ise dava tarihi itibariyle ...'nin sağ olduğu, her davanın açıldığı şartlara göre değerlendirileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle dava tarihinde davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı, muris muvazaası hukuksal nedeniyle dava açma koşulunun temliki yapan miras bırakanın ölümü ile oluşacağı ve süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği anlaşıldığına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, temlikin mal kaçırma amaçlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 362/1-a maddesi uyarınca, 2019 yılı itibariyle dava değeri 58.800,00 TL'den az olan davalara ait bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür. Diğer yandan; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değerinin, taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu da kuşkusuzdur....
İcra Müdürlüğünün 2010/1500 Esas sayılı icra takip dosyasına konu, borçlusu mirasbırakan, alacaklısı davalı olan 500.000,00 TL bedelli senedin muris muvazaası nedeniyle iptaline veya tenkisine karar verilmesini, davalının icra takip dosyasında tahsil ettiği bedelin de terekeye iadesini veya tenkisini istemiştir. Davalı, yetkisizlik itirazında bulunmuş, muvazaanın bulunmadığını belirtip davanın usulden ve esastan reddini savunmuştur. Mahkemece, 1 numaralı bağımsız bölüm yönünden davanın tefriki ile ayrı esasına kaydedilmesine karar verilmiş, borç senedi ile ilgili olarak ise dava konusu taşınmaz mal olmadığından muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
-KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 362/1-a maddesi uyarınca, 2019 yılı itibariyle dava değeri 58.800,00 TL'den az olan davalara ait bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür. Diğer yandan; muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı davalarda dava değerinin, taşınmaz ya da taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu da kuşkusuzdur....
muris Fatma Temel'in iradesinde herhangi bir sorun olmadığını, Konya 2....
Mahkemece, muris muvazaası çerçevesinde değerlendirme yapılarak pay devirlerinin muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğu gerekçe gösterilip davanın kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, kişisel hakkın devri niteliğindeki şirket hisselerinin devrinde muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK′nın uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, hâkim davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesi uyarınca, ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgulara göre hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir....
ın 13.02.2012 tarihinde vefat ettiğini, muris ile davalının evli oldukları dönemde sık sık boşanma aşamasına geldiklerini, son olarak davalının 2006 yılının sonuna doğru açtığı boşanma davasında murisin tüm malvarlıklarına tedbir koydurduğunu, murisin davalının boşanma davasında almış bulunduğu tedbir kararının uygulamaya konulmasını önlemek amacı ile davaya konu kooperatif hissesini arkadaşı olan ... isimli şahsa bila bedel devir ettiğini, daha sonra şartlı barışmaya istinaden satış yapmış gibi göstererek davalıya 28.05.2007 tarihinde hissenin devir edildiğini, gerçekte bu devrin bir satış olmadığını müvekkilinden mal kaçırılmasının amaçlandığını, muris muvazaası olduğunu, murisin arzusu üzerine bila bedel devri yapılmış gibi gösterildiğini, ortada gerçekten bir ortaklık devir sözleşmesi olmadığını ileri sürerek, davalı adına kayıtlı bulunan taşınmazdaki hissenin muris muvazaası nedeniyle iptali ile hissesi oranında müvekkili adına tescilini bunun mümkün olmaması halinde ise tenkisini...