Eldeki dava İlk Derece Mahkemesince ve Özel Dairece muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, Bölge Adliye Mahkemesince ise korkutma (ikrah - tehdit) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olarak nitelendirilmiştir. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi ile dosya kapsamına göre, davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayandırıldığı, dilekçede ileri sürülen vakıaların ise muris muvazaası iddiasını güçlendirmek amacıyla aktarıldığı anlaşılmaktadır....
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince dava muris muvazaası olarak nitelenerek davanın reddine karar verildiği, davacılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı yaptığı temyiz başvurusunda hukuki nitelemeye yönelik itirazda bulunmadığı, ayrıca dosya kapsamı itibariyle de iddianın muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tazminat isteğine ilişkin olduğu ve Dairemiz kararında maddi hata bulunmadığı anlaşılmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, Dairemizin 01.11.2021 tarihli ve 2021/2052 E., 2021/6218 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından verilen maddi hatanın düzeltilmesi isteğine ilişkin talebin REDDİNE, 23/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi....
Mahkemece, muris muvazaası iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; " ...Dava dilekçesinin açıklanan içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayanıldığı açıktır. ...hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek ve önemine binaen öncelikle incelenmesi, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun saptanması halinde de muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde mirasbırakanın işlem tarihinde fiil ehliyeti...
Somut olayda, davacı tarafın isteğinin itirazın iptali ve tazminata ilişkin olduğu, talep konusunun para alacağı olduğu ve bu alacağın dayanağı olarak da muris muvazaası nedenine dayanıldığı gözetilerek, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebin taşınmazın aynına ilişkin olduğu ve ilamsız icra takibine konu olamacağı belirtilerek, davanın reddilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi değiştirildiği halde HMK’nin 353/b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmeksizin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca, talep konusu alacağın hukuki nedeni olan muris muvazaası incelenerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle çekişme konusu taşınmaz mirasbırakanın ölümünden sonra dava dışı vekil tarafından temlik edilmiş olup, davada iptal gerekçesi olarak bu hususa dayanılmamış olmakla davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; Bilindiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değerdir....
Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar, miras bırakanın muvazaalı sözleşme ile taşınmazı devrettiği kişi, onun mirasçısı ya da muvazaalı yahut kötü niyetli olarak taşınmazı devralan ikinci ve sonraki el durumunda bulunan kişiler aleyhine açılabilir. ./.....
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairece ‘’...İddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ve dosyada mevcut deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacıların ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayandığı sonucuna varılmaktadır.......
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı alacak isteğine ilişkindir....
Hal böyle olunca, davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı gözetilmek suretiyle, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılması ve toplanan deliller aynı çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek yazılı gerekçelerle hüküm kurulması isabetsizdir. Davacıların, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....