Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup bu süre dışında kalan zarar bölümünün ise zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla eldeki munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre nazara alınarak bu dönem için davacı alacaklının maruz kaldığı zarar miktarından, elde ettiği faiz gelirinin mahsubu gerektiği, dosya içeriğine uygun 25.02.2015 günlü bilirkişi ek raporunda mütalaa edildiği üzere dava konusu dönemde davacının hesaplanan munzam zarar tutarının, aynı dönemde elde edilen temerrüt faizinden daha az olduğu, sonuç olarak davacının talep edebileceği munzam zarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A....
Taraflar arasındaki temel ilişkinin gemi kira sözleşmesi uyarınca düzenlenen faturalara istinaden başlatılan takibin tahsilatla kapatılması neticesinde TBK 122 maddesine dayalı munzam zararın tahsili istemi olup TTK 1352/1-f maddesinde gemi kiralaması neticesi oluşan her türlü alacağı deniz alacağı olarak nitelendirilmiş olup bu kapsamda munzam zarar iddiasında temel ilişkiye dayalı olarak ve gemi kiralamasının TTK 5.kitabında düzenlendiği nazara alınarak Denizcilik İhtisas Mahkemesi sıfatı ile İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesi bakmaya görevli ve yetkili olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraflar arasındaki temel ilişkinin gemi kiralama sözleşmesinden kaynaklı munzam zarar iddiasına dayalı istem olup mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE, 2-HMK.nun 20....
BK m.83/3'ün tanımış olduğu seçimlik haktan fiili ödeme (tahsil) günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini tercih etseydi, kural olarak, kur farkı, yani munzam zararının kalmamasını sağlayabilecekken, vade günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini tercih ettiğinden, doktrin ve Yargıtay içtihatları karşısında, aradaki kur farkını artık munzam zarar olarak talep edemeyeceği rapor edilmiş olup, bilirkişi raporunun bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunması sebebiyle yeniden rapor alınması cihetine gidilmeyerek, her ne kadar davacı tarafça munzam zarara dayalı alacak talebinde bulunulmuş ise de, davacı tarafın, BK 83.maddesi uyarınca seçimlik hakkını TL olarak kullanmasına bağlı olarak, davacının munzam zarar alacağı doğmadığı, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla, belirtilen gerekçelerle zarar hesabı olabileceğine dair sunulan bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek, sübut bulmayan davanın reddine karar vermek...
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder. ” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanuni tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukuki kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faizivle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar. borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
İcra Müdürlüğünün 2015/21623 E. sayılı dosyası ile 10.01.2017 tarihinde tahsil edildiğini, hükme bağlanan alacağın sadece asıl alacak kısmına bankaya yattığı tarihten itibaren avans faizi işletildiğini, bunun sonucu olarak 18 yıllık süre içinde müvekkilinin 155.566,00 TL alacağı işletilen avans faizi ile tahsil edilmiş olsa da enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki yüksek orandaki düşüş nedeniyle faiz ile karşılanamayan munzam zararı meydana geldiğini, müvekkilinin mevduat alacağı zamanında ödenmiş olsa idi bu para daha yüksek gelir getiren bir yatırıma yönlendirilmese, bankada TL veya döviz mevduat hesabı açılarak değerlendirmiş olsa dahi bu durumda faize faiz işletilmiş olacağından en azından parasının gerçek değerinin korunmuş ve satın alma gücünün azalmamış olacağını, bu yüzden sadece ana paraya faiz işletilmiş olmasının zararı karşılamadığını, munzam zarar meydana geldiğini, munzam zararının hesaplanmasının mümkün olmaması sebebiyle belirsiz alacak davası olarak...
Davalı vekili, derdestlik, zamanaşımı, kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, davacının munzam zararının oluşmadığını, davacının ... .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2003/101 esas sayılı dosyası ile açmış olduğu davada davalılardan biri yönünden davadan feragat ettiğini belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, derdestlik itirazının süresi içinde yapılmadığı, zamanaşımı ve kesin hükme yönelik davalı itirazlarının yerinde olmadığı, davacının davalıdan 04/.../2002 tarihi itibariyle somut ticari defter ve kayıtlarına göre talep edebileceği munzam zararın asgari 142.233 Euro tutarında bulunduğunun anlaşıldığı, davacının bakiye 42.233 Euro munzam zarar talep etme hakkının bulunduğu, davacının ilk davanın açıldığı, .../01/2003 tarihinden itibaren bu dava tarihine kadar toplam 142.233 Euro munzam zarar alacağı için isteyebileceği faiz tutarının 48.237,......
Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. 34. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez....
Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. BK'nın 105. maddesi kusur karinesini benimsemiştir. 23. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun varlığı asıldır. 24. Munzam zarar alacaklısı, 818 sayılı BK’nın 105. maddesine dayalı tazminat isteminde bulunabilmesi için, kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu ve illiyet bağını, eş söyleyişle bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır. 25....
) zararı olduğunun aşikar olduğunu, Arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşmanın sağlanamadığını belirterek haklı davanın kabulü ile paranın değer kaybının yasal faiz ile karşılanmayan aşkın (munzam) zarar alacağı miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğunda arttırılmak üzere; şimdilik 100 TL aşkın (munzam) zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
saklı kalmak üzere 300 TL olarak talep ettikleri munzam zarar alacaklarını ise 34.650 TL olarak davalıdan tahsili istenmiştir....