Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/291 Esas sayılı dosyasıyla muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açıldığı anlaşılmakta ise de davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı bilinmemektedir. Bu durumda mahkemece, muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken anılan davanın sonuçlanması beklenilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...'nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir....
Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK 106/2 m) gerekir. Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Taşınmaz üzerindeki muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda, mahkemece, muhdesatın kim tarafından, hangi gelirlerle, kimin adına ve hesabına yaptırıldığının, hiçbir tereddüte yer vermeyecek biçimde ispatlanması gerekmektedir....
Davalı ..., açılan davayı kabul etmediğini ve dava konusu 128 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın kendisine ait olduğunu ve muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açtığını beyan etmiştir. Davalı ..., Mahkemenin vereceği kararı kabul ettiğini, davalı ... Kafadar ise açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış sureti ile giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir....
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosya içeriğine, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre, dava konusu 1275 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı kargir bina ve tek katlı basit yapının davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece anılan muhdesatların davacıtarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatların mülkiyetinin aidiyetine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Davalı vekili, dava konusu taşınmaz üzerinde bulanan tek katlı ev ve ağaçların müvekkiline ait olduğunu; muhdesatların aidiyetinin davacılar tarafından kabul edilmemesi halinde muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açmak üzere süre verilmesini istemiş, dava konusu taşınmazda ortaklığın mümkün ise aynen taksim değilse satış suretiyle giderilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 1690 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir....
TMK'nın 724. maddesi uyarınca temliken tescil, muhdesatın aidiyetinin tespiti, ıslah ile tazminat istemiyle dava açmış, mahkemece elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, birleştirilen temliken tescil ve muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının reddine karar verilmiş, tarafların temyizi üzerine Dairemizce elatamının önlenmesi, temliken tescil ve muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin hükme yönelik tarafların temyiz itirazları reddedilerek karar onanmış ancak birleştirilen davanın davacıları ... ve ...'nın ıslah yolu ile öne sürdükleri tazminat istemleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi nedeniyle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak davacılar ... ve ...'nın muhik tazminat talebi kabul edilmiştir....
Somut olayda, davacı kendi malzemesini murise ait taşınmazda kullanarak muhdesat ve iyileştirmeler yapmış ise de, taşınmaz ortaklığın giderilmesi davasına konu olunca, tapuda kayıtlı olmayan muhdesatın aidiyetinin tespiti için dava açmak üzere süre verilmiştir. Ancak davacı muhdesat bedelinin kendisine ödenmesini talep etmiştir. Maddi olguları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir. Davacı henüz kendisinin yaptığını iddia ettiği muhdesatı ve iyileştirdiği evi davalılara teslim etmemiş, yani fakirleşmemiş, davaya konu taşınmaz satılarak bedeli mirasçılar olarak davalılar arasında paylaşılmadığı için davalılar da henüz zenginleşmemiştir (22.02.1991 gün,1990/1-1991/1 s. YİBK kararı). O nedenle davacı henüz sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yaptıklarının bedelini isteyemez....
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın, arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, tapu sicillerinin tutulması, kamu düzeni ile ilgili olup re'sen gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öte yandan, TMK'nın 1007. maddesi gereğince kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Hazine sorumludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MUHTESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ,TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 450 ada 24 sayılı parsel üzerinde bulunan iki katlı binanın ikinci katının kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek; ikinci katın aidiyetinin tespiti ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılardan Şenol, açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece,davalı ... yönünden açılan davanın muhdesatın tespiti isteği bakımından kabulüne, tescil isteği bakımından reddine; diğer davalılar yönünden açılan davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....