Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkindir....

    Hukuk Dairesi Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen muhdesatın aidiyetinin tespiti davasından dolayı İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....

      Gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre, dava konusu üç katlı bina niteliğindeki muhdesatın davacı taraf adına meydana getirildiğinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir....

        Davacı taraf, ıslah dilekçesiyle tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde muhdesatın aidiyetinin tespitini talep etmiştir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, taşınmaz üzerinde bulunan bağ ve ağaçların davacı tarafından yetiştirildiği belirlendiğine, cins ve nitelikleri ziraatçı bilirkişi raporunda açıklandığına göre muhdesatın tespitine ilişkin yazılı şekilde hüküm verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamıştır....

          Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, davacının paydaşı bulunmadığı tapuda kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti ile tapuya şerh verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. İncelenen dava dosyası kapsamı duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre davacının taşınmazda tapu kaydına dayalı bir hakkının bulunmadığı anlaşılmakla davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenmiştir....

            Mahallinde yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamındaki belge ve kanıtlara göre muhdesatın davacılar ve müdahil davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesinde ve taleple bağlı kalınarak muhdesat bedelinin davalı ... Genel Müdürlüğü'nden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur....

              Bu ilke gereğince kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tesbiti talebinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığını kabul etmek gerekmektedir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, davanın açıldığı tarihte davacının hukuki yararının olması ve iddianın kanıtlanması halinde muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek kararın icra ve infaz kabiliyeti yoktur. Bu nedenle uygulama alanı sınırlıdır. Tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması gerekir. ( 6100 sayılı HMK106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davasının açılmasında hukuki yararın olmadığı kabul edilmektedir....

              a ait vekaletname ibraz edilmemiş ise de mirasçı ...’ın davaya muvafakatının sağlanması, olmadığı takdirde davacı mirasçılara terekeye temsilci tayini için süre verilerek tereke temsilcisi ile davanın görülmesi, bu durumda mümkün olmaması halinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kesin süre içerisinde vekaletname ibraz edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de kural olarak, taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, husumetin muhdesatın bulunduğu taşınmaz maliki ya da maliklerine yöneltilmesi zorunludur....

                Somut olay bu yönüyle öncelikle değerlendirildiğinde; dava, davacı ile davalıların paydaşı oldukları taşınmaz üzerinde bulunan 2,5 katlı yapının davacı tarafından yapıldığının tesbiti istemine ilişkin olup dava değeri aidiyetinin tesbiti istenen yapının davalıların payına isabet eden dava tarihindeki değerinden ibarettir. Mahkemece dava dilekçesinde belirtilen 10.000,00 TL dava değeri üzerinden harç alınarak dava bitirilmiştir. Yargılama sırasında mahallinde keşif yapılıp gerçek dava değeri belirlenmemiş ve var ise bu değere göre noksan peşin harç tamamlattırılmamıştır. Öyleyse, davacıların yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, aidiyetinin tesbiti istenen yapının dava tarihindeki davalıların payına isabet eden değeri belirlenmeli ve belirlenen dava değerine göre eksik peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmadığı gözetilerek peşin harç ikmal ettirilmelidir....

                Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya konu evin davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, evin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır. c) Diğer yandan, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “Beyanlar” başlıklı 1012/2, 3. maddesine göre, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır....

                  UYAP Entegrasyonu