Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; dava konusu muhdesatın 1986 yılından sonra diğer malikler tarafından meydana getirildiği ve taşınmazın 2013 yılında davacıya satıldığı bu surette dava konusu muhdesatın davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine 312 ada 10 parsel üzerindeki muhdesatın davacıya aidiyetinin tespitine; tescil talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... kızı ... kayyımı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; muhdesat tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerhi isteğine ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti ... ile ... ve müşterekleri ve birleşen dosya davalıları ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 17.12.2013 gün ve 309/978 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi birleşen dosya davalıları Ahmet Kemal ve müşterekleri vekili ve davalı ... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, dava konusu 456 ada 3 parsel üzerindeki 3 katlı binanın vekil edenine ait olduğunu ileri sürerek muhdesatın tespitini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....

      Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere, tanık beyanlarına göre muhdesatların ayrı ayrı davacılar tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatların davacılar tarafından meydana getirildiğinin veya aidiyetlerinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetine karar verilmesi doğru değildir....

        Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında; taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti talebinin niteliğine gelince, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez ve kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti ve tapunun beyanlar sütununa tescili isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir....

        Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 maddesi) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür....

          Öte yandan muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında husumetin tapu maliklerine yöneltilmesi gerekmektedir....

          Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre dava konusu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği sabit olup, mahkemece, muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın davacıya aidiyetine karar verilmiş olması isabetli olmamıştır....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/88 Esas sayılı dosyası ile muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde dava konusu 380 parsel sayılı taşınmazda bulunan yapı ve 81 adet ağacın eldeki davanın davalısı ...'na aidiyetine karar verildiği ve kararın 21.04.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Muhdesat iddiasında bulunan adı geçen davalı lehine kesinleşen muhdesatın aidiyetinin tespiti kararı bulunmasına göre, yukarıda değinilen ilkeler dikkate alınarak muhdesat oranı belirlenerek bu orana göre satış bedelinin dağıtılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, mahkemece hükümde muhdesatın aidiyetinin tespiti kararına atıf yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili, kadastro çalışması sonucunda tespit harici bırakılan tapusuz taşınmaza 1993 yılında bina yapmak suretiyle vekil edeninin zilyet olduğunu ileri sürerek dava konusu binanın aidiyetinin tespiti ile güncel değerinin yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsiline, bu isteğinin yerinde görülmemesi durumunda muhdesatın üzerinde bulunduğu arzın muhdesatla birlikte bedeli davalı ...’ye ödenmek kaydıyla tapusunun veya irtifak hakkının, vekil edeni adına, tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....

                Dava, Muhdesatın aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere, muhdesatın tespiti davaları, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan paydaşlara karşı açılır. Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/788 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinden, davalı ...'ın, aşamalarda ve muhdesat aidiyetinin tespiti davasında bozma öncesi ilk hüküm tesis edilinceye kadar, muhdesat iddiasının açıkça kabulüne ilişkin bir beyanı bulunmadığı gibi; eldeki dosyada da davanın reddi savunulmuştur. Hal böyle olunca, davalı ... hakkında da kabul kararı verilmesi gerekirken, bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu