Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ :Muhdesatın Tespiti İLK DERECE MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.02.2017 tarihli ve 2016/139 Esas, 2017/69 Karar sayılı kararıyla davanın hukuki yarar bulunmadığı için dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7....
Muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yararları bulunmamaktadır.Davacının açması gereken dava sebepsiz zenginleşme davasıdır. Ayrıca öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Dosyada dava konusu taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesi'nin 2019/2951 Esas - 2019/9904 Karar, 2016/4092 Esas - 2017/14132 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere) yerleşmiş içtihatları gereğince her eda (sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak) davasının tespit istemini de içerdiği gözetildiğinde muhdesat bedelinin tespiti ve bedelinin tahsili isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı içtihat edildiğinden, yine dava dilekçesi içeriği ile ilk derece mahkemesince davanın, davalıların murisine ait taşınmaz üzerine davacıların murisi tarafından yapılan yapıların davacı muris tarafından yapıldığının tespiti ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkin olarak nitelendirmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası (818 s. BK'nun 61. - 66. maddeleri/6098 s. TBK'nun 77. - 82. maddeleri) olduğu anlaşıldığından ve de Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi İş Bölümü Kararının 5....
O nedenle davacı henüz sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yaptıklarının bedelini isteyemez. Bu nedenle, ancak muhdesatın davacıya aidiyetinin kabul edilmesi halinde; bu karar ile ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat bedelinin taşınmaz bedeline oranı belirlenerek, satış bedelinden bu oradaki miktarın davacıya ödenmesine karar verilecektir. O halde, yasal düzenleme ve bu ilkeler uyarınca davada muhdesat ve davacı tarafından taşınmaza yapılan eklemelerin tespiti ile yetinilmesi gerekirken, sebepsiz zenginleşme gerçekleşmeden bedelin tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, ortak taşınmaza yapılan faydalı ve zorunlu masrafların BK'nun 61.maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili talebine ilişkindir Paydaşlığın giderilmesine konu olan taşınmaza, paydaşlar tarafından faydalı ve zaruri masraf yapılmış ise; bu masraf, diğer paydaşlardan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için, bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun bu muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülemez. Zira vücuda getiren paydaş tarafından kullanılan muhdesatın, diğer paydaşlara herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir....
'nün çocuğu gibi nüfusa kaydedilmiş olan davacının sonradan bu yanlışlık düzeltilerek gerçek babası İsmail Ünlü'nün hanesine kaydının yapılması ve mirasçısı olması nedeniyle İsmail Ünlü'nün diğer mirasçıları olan davalılar adına intikal gören tapuların payı oranında iptali ile adına tescili; kamulaştırılan taşınmazlar için davalılara ödenen kamulaştırma bedeli ve el atma tazminatının sebepsiz zengileşme hükümleri uyarcınca payı oranında tahsili istemine ilişkindir.. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 1.Hukuk Dairesinindir. Ancak, anılan Daire dosyayı Dairemize göndermiş olduğundan dosyanın Başkanlar Kurulunca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere Yüksek Birinci Başkanlığa gönderilmesine, 29.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, davacı dava dilekçesi ile iki katlı yapının 1 (bir) katının kendisine aidiyetinin tespiti yanında yapı bedelinin belirlenmesi ve tahsili isteminde bulunmuştur. Bu şekli ile dava, niteliği itibariyle salt muhdesatın tespiti davası olmayıp, davacı (hak iddiası yanında) sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebinde de bulunduğuna göre, Mahkemece, alacak davası hakkında da işin esasına girilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece muhdesatın tespiti yönünden hüküm tesis edilmesi 6100 sayılı HMK’nin az yukarıda açıklanan ilkelerine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderacatına ve ilamda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplerle, dava konusu parsel ... tarihinde satış yoluyla davalı adına tescil edildiğine, muhdesatın tespiti davaları paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda paydaşlar arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olup, malik olmayan davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığına göre, HUMK'nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan davacı vekilinin karar düzeltme talepleri yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle; davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve HUMK'nun 440....
İddiada ileri sürülen maddi olgulara ve hukuki nitelendirmeye göre, kural olarak bu tür muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yararları bulunmamaktadır. O halde; hukuki yarar yokluğu nedeniyle muhdesatın tespiti davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Mahkemece; davacının ibraz süresi geçtikten sonra çekleri icra takibine koyduğu, yetkili hamil olduğuna ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği, çekin zamanaşımına uğradığı, alacağın devrinin ciro yolu ile değil alacağın temliki ile mümkün olduğu, davacının alacağın temlikine ilişkin bir belge ibraz etmediği, çeklerin yazılı delil başlangıcı sayılmayacağı ve tanık dinlenemeyeceği, davacının davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine, asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş olup, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı TTK'nın 644 maddesinde öngörülen sebepsiz zengileşme hukuksal nedenine dayanmaktadır.Bu durumda ispat külfeti sebepsiz zenginleşmediğini iddia eden davalıdadır. Bu husus değerlendirilmeden, ispat külfetinde yanılgıya düşülerek, yazılı gerekçe ile hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....