Mahkemece, davanın TTK'nun 644. maddesi uyarınca açılan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olduğunu, TBK'nun 146. maddesi gereğince on yıllık zamanaşıma tabi olup ayrıca sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacaklarda her türlü def’iler 3 kişiye karşı ileri sürülemeyeceğinden davanın kabulüyle davalının takibe itirazının iptaline, 4.000,00 TL asıl alacak tutarı üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, hükmolunan tutarın %40’ı olan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık zamanaşımına uğramış bonoya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Zamanaşımına uğramış bono nedeniyle kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilir ise de taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde böyle bir bonoya yazılı delil başlangıcı olarak dayanılabilir ve alacağın her türlü delille ispatı mümkün hale gelir....
Yargıtay'ın ve Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre; istisnai nitelikte olan muhdesat tespiti davası ortaklığın giderilmesi davası söz konusu ise, ancak tapu malikleri arasında görülebilir. Tapu maliki olmayıp da taşınmaz üzerindeki muhdesatta hak iddiasında bulunan kişilerin tespit davası yerine eda davası niteliğindeki sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davası açması gerekir. Başka bir anlatımla bu gibi durumlarda tapu maliki olmayan kişi ya da kişilerin muhdesat tespiti davası açmakta hukuki yararı yoktur. Davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru değil ise de, yerel mahkemece verilen red kararı sonuç itibariyle doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır....
Mahkemece anılan muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesi isabetsizdir. 4-) Tazminat talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı tarafın dava dilekçesinde muhdesatın tespiti isteğinin reddedilmesi durumunda 10.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsili talebinde bulunduğu, taşınmaz başında yapılan keşif sonucunda hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen 04.04.2012 tarihli raporda 87 ada 30 ve aynı ada 95 parsel sayılı taşınmazlar için talep edilebilecek alacak miktarının 14.204,00 TL olduğunun bildirilmesi üzerine 03.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı tarafından tazminat talebinin 14.204,00 TL'ye yükseltilerek bu miktar üzerinden harcın tamamlandığı görüldüğünden davacının isteğinin, muhdesatın tespiti talebinin reddi halinde 87 ada 30 ve 95 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin tazminat talebi olduğu anlaşılmaktadır....
A harfi ile gösterilen muhdesatın Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının verdiği destekleme fonu ile inşa edildiğini, c. İlk muhdesatın 1992 senesinde vekil edeni tarafından yapıldıktan sonra davalının muhdesata eklemeler yaptığını, d. İyileştirme veya tamamlama yapan kişinin davalı olduğunu, e. Aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürülmüştür. 2. Davalılardan Recep vekili özetle; 1. Tanık ve mahalli bilirkişi beyanları arasında çelişki bulunduğunu, 2. Vekil edeni tarafından bildirilen tanıkların mahkemece dinlenmediğini, 3. Davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürülmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, muhdesatın tespiti ve tapu kaydındaki muhdesat şerhinin terkini isteğine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kısmen kabulü karannın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....
Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h ve 115) Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; muhdesatın bulunduğu taşınmaza ilişkin taraflar arasında Bursa 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1934 Esas sayılı dosyasıyla ortaklığın giderilmesi davası bulunduğu, davacının taşınmaz üzerindeki muhdesata ilişkin olarak yapının üst katının tamamı ile alt katının yarısının tarafınca meydana getirildiğinin tespiti iddiasıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; muhdesata yapılan her katkı, muhdesatın aidiyeti sonucunu doğurmayacaktır....
Hekimhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/12/2017 tarih, 2014/41 Esas, 2017/220 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, 3. 6100 sayılı hmk 353/1-b-2 maddesi uyarınca dairemiz tarafından esas yönünden hüküm kurulması yoluna gidilmek suretiyle; a) Davacının tapu iptali ve tescil davasının reddine, b) Davacının muhdesat bedeline yönelik alacak davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 114/1-4 ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesindeki gerekçeleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, zilyetliğe dayalı tapu iptali tescil, muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. 2....
Muhdesatın tespiti davalarında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul ederek uyuşmazlık çıkarmayanlar dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan diğer tüm tapu kayıt maliklerinin veya mirasçılarının davada taraf olmaları zorunludur. Muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında da hukuki yarar bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni" Dava, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti, olmadığı takdirde muhdesatın malzeme bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespiti isteminin reddine karar verilmiştir. Hüküm, kabulüne karar verilen alacak davası yönünden temyiz edilmiştir. Muhdesat yönünden kurulan hükme yönelik temyiz bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davanın niteliği, tarafların sıfatı, temyize konu hükmün kapsam ve gerekçesi dikkate alındığında 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14.maddesi ve Başkanlar Kurulu kararlarına göre yerel mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesini yapma görevi Yargıtay (3).Hukuk Dairesine ait olduğundan, dosyanın görev yönünden (3).Hukuk Dairesi Başkanlığı’na SUNULMASINA, 21.09.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. (6100 s. HMK m. 114/1- h, 115.) Dava konusu 970 ada - 993 parsel sayılı taşınmaz davalı adına kayıtlı olup, davacılar, taşınmaz üzerinde kayıt maliki ya da paydaş durumunda değildir. İddiada ileri sürülen maddi olgulara ve hukuki nitelendirmeye göre, kural olarak bu tür muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacıların, "sebepsiz zenginleşme" hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında "hukuki yararları" bulunmamaktadır. O halde; hukuki yarar yokluğu nedeniyle muhdesatın tespiti davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 8....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın mahkemece de benimsendiği gibi sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemine ilişkin bulunmasına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 27.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....