Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca, mirasın gerçek reddi isteminde görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Somut olayda, talep eden vekili dilekçesinde açıkça talebin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 605/1. maddesi uyarınca açılan muris ...’ün mirasının kayıtsız şartsız reddinin tespit ve tescili olduğunu belirtmiş ve alacaklılar hasım gösterilmemiştir. Talep eden vekili tarafından temyiz dilekçesinde de talebin, mirasın gerçek reddine ilişkin olduğu beyan edilmiştir. Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı yeterli olup, talep edenler herhangi bir alacaklıya husumet yöneltmeden mirası kayıtsız şartsız hak düşürücü süre içinde reddederler. Terekenin borca batık olduğunu belirtmek mirasın hükmen reddi istemi olarak anlaşılamaz....

    Maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır." şeklinde dilekçemizi ve netice-i talep kısmımızı yanlış değerlendirmiştir. Zira dava dilekçesinde netice-i talep kısmında tarafımızdan mirasın borca batık olduğunun tespiti istenmemiştir. Doğrudan mirasın gerçek reddi irademizi ortaya koyacak şekilde mirasın kayıtsız şartsız müvekkillerimin mirası reddettiklerine ve mirasın reddinin tesciline karar verilmesi istenmiştir. Yani tarafımızdan herhangi bir tespit istenmemiştir. Üstelik dava mirasın gerçek reddi olarak tevzi edilerek, açılmıştır. Tevzi formu ektedir. Yerel Mahkeme gerekçesine "TMK'nun 605/1....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, 16.02.2016 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir. Davacılar vekili, 07/01/2016 tarihinde vefat eden muris ...'nin mirasından feragat eden müvekkillerinin reddi miras taleplerinin kabulünü istemiştir. Mahkeme, görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar vermiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacılar tarafından, davalı aleyhine 06.01.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacılar, babaları ...'nun 26.02.2013 tarihinde vefat ettiğini, murisin vergi borçları bulunduğunu, aktif malvarlığı olmadığını, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerek mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı ..., mirasın hükmen reddi koşullarının araştırılmadığını, mirasın gerçek reddi koşulunun oluşması halinde ise davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın reddini savunmuştur....

        Dava, Türk Medeni Kanununun 605/1 maddesine dayalı mirasın kayıtsız ve şartsız reddine ilişkindir. Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirascılar için, mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri, vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (TMK m. 606). Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca, mirasın gerçek reddi isteminde görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Somut olayda, dava dilekçesi içeriğinden davacının talebinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 605/1. maddesi uyarınca hasımsız olarak 3 aylık süre içerisinde açılan mirasın gerçek reddine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

          (Muhalif) K A R Ş I O Y Dava, mirasın gerçek reddi istemine ilişkindir. Davacı, miras bırakan dayısının mirasçısı olduğunu kendisine İş Mahkemesi'nden yapılan tebligat üzerine öğrendiğini ileri sürerek, mirasın reddi beyanının tespiti ve tescili ile mirası reddinin mirası reddeden kişiden sonra gelen mirasçılara bildirilmesi isteğiyle ve hasımsız olarak eldeki davayı açmıştır....

            Somut olayda, T1, dava dilekçesinde muris T4 mirasından gerçek reddi velayeti altındaki T2 yönünden istemiş olup, kendisi yönünden mirasın gerçek reddine ilişkin bir iddia/dava ve talep yoktur. Mahkemece, T1 yönünden mirasın gerçek reddi talebi olmadığı halde, HMK’nın 24. maddesinde düzenlenen “tasarruf ilkesine” ve 26. maddesinde “düzenlenen talebe bağlılık ilkesine” aykırı olarak T1 yönünden de mirasın gerçek reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş olup, her ne kadar T1 vekili tarafından istinaftan feragat dilekçesi verilmiş ise de ortada T1 tarafından mirasın gerçek reddine ilişkin herhangi bir dava ve talep olmadığı hususu dikkate alındığında, istinaftan feragat dilekçesinin verilmiş olduğu 24/02/2022 tarihi itibariyle TMK’nın 605. maddesi hükmü gereğince muris T4 vefat tarihi olan 31/07/2021 tarihinden itibaren üç aylık süre geçmiş olduğundan T1’ın mirası gerçek reddinin de mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; açılan dava her ne kadar mirasın gerçek reddi davası olarak tanımlanıp açılmış ise de, davacıların dava dilekçesinde mirası kayıtsız şartsız reddetmediklerini, mirasın gerçek reddi davasının şartlarının oluşmadığını, davanın TMK 605/2 maddeye dayalı olarak açılmış terekenin borca batık olduğunun tespiti (mirasın hükmen reddi) davası olduğunu ve Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu gerekçe olarak belirtip görevsizlik kararı vermiştir....

            Asliye Hukuk Mahkemesi ise davanın mirasın gerçek reddi istemine ilişkin olması nedeniyle, çekişmesiz yargı işlerinden sayılacağı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/c-7. maddesinde mirasın reddi beyanının tespiti ve tescili isteminin çekişmesiz yargı işi olduğu, 383. maddesinde de çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olduğu hususu düzenlenmiştir. Somut olayda; dava ... olarak ve dava değeri belirtilmeksizin açılmış olup, davacı dava dilekçesinde mirasın aktiflerinden hiçbir şekilde yararlanmak istemediğini, külfetlerine de katlanmak istemediğini belirterek, mirasın gerçek reddine karar verilmesini talep etmiş olup, bu istek, uygulamada “Gerçek red" olarak da bilinen Türk Medenî Kanununun 605/1. maddesine dayanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir....

              Sulh Hukuk Mahkemesince; "... her ne kadar davacı taraf, davasını mirasın gerçek reddi şeklinde açmış ise de, mahkememizde açılan davanın; murisin ölümünden sonra üç aylık süre içerisinde açılan mirasın gerçek reddi davası olmayıp, murisin vefatından yaklaşık 7 ay sonra açılan ve terekenin borca batıklığı nedeni ile talep edilen mirasın hükmen reddi davası olduğu anlaşılmakla, bu durumda istemin TMK 605/2. maddesine dayalı mirasın hükmen reddi olduğu gözetilerek mahkemece dava dilekçesinin HMK m. 114/1- c ve 115/2 uyarınca görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine" dair, görevsizlik kararı verilmiştir. Gebze 2....

              UYAP Entegrasyonu