” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK'nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 25/01/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
/1-c bendindeki velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafii ile sanık ..., sanık ...'...
Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu maddelerden alınan tanık numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 3-) Sanıkların hükme esas alınan suç tarihlerinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken “09.05.2011 tarihi ve sonrası” ibaresinin yazılması, 4-) TCK'nın 53. maddesi uygulanırken, TCK’nın 53. maddesinin (3.) fıkrası uyarınca 53/1-c madde ve bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanıkların kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, sanıkların kendi alt soyu dışındaki kişilerle ilgili, bu maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde öngörülen “velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunma yetkisi”nden yoksun bırakılmasının hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden, yoksunluğun tümü için koşullu salıverilmeye kadar sürmesine karar verilmesi ve hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren...
nın 1994 yılında evlendikleri, 32 ada 30 parsel sayılı taşınmazın evlilkten yedi gün sonra müris tarafından davacıya bağışlandığı, 29 Şubat 2000 tarihinde ise mirastan feragat sözleşmesi düzenlendiğini, ivaz olarak daha önce bağışa konu 32 ada 30 parsel sayılı değeri çok düşük harabe vaziyette avlulu kerpiç evin verildiği, ancak davalıların murisinin devasa malvarlığı olduğunu, ancak bu malvarlığını 1995 yılında üçüncü kişiye devredildiğini, bu kişinin de taşınmazları 2009 yılında murisin çocuklarına satış olarak devrettiği, bu devir işlemlerinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve muvazaayı gizlemeyi amaçlayan işlemler olduğu, mirastan feragat sözleşmesi tarihi itibari ile ivaz olarak verilen taşınmaz ile murisin adına kayıtlı malvarlığı değerinin kıyas kabul edilemeyecek derece farklı olduğu, davacının bu manada Borçlar Kanunu 23 ve 24.maddeleri kapsamında esaslı hataya düşürüldüğü ileri sürülerek mirastan feragat sözleşmesinin iptali ile davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali...
Ancak; 1- Sanığın aşamalarda değişmeyen ısrarlı savunmasında; eşyaların ele geçtiği yeri kardeşi ile birlikte kullandıklarını, kardeşiyle aralarında mirastan kaynaklı husumet olduğunu belirtmesi karşısında savunması yeterince tartışılıp reddedilmeden yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi, 2- M.. D..'ün BEDAŞ şirketini temsile yetkisi olup olmadığı açıkça belirlenmeden, suça konu malzemelerin anılan şirkete ait olup olmadığı ve çalındığına ilişkin bir tespitlerinin bulunup bulunmadığı, ekonomik bir değeri olup olmadığı hususlarında değerlendirme yapılması sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespiti yerine eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık H.. D.. ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/01/2014 NUMARASI : 2009/489-2014/62 Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, kadastro tespiti sırasında davalıların mirasbırakanı..................... adına tescil edilen 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, ortak mirasbırakan babaları M.. S..'e ait olduğunu, mirasbırakan M.. S..'in mirastan mal kaçırmak amacıyla taşınmazı davalıların mirasbırakanı adına tescil ettirdiğini ileri sürerek, tapu iptali ile tescile ve tenkise karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın senetsizden davalıların mirasbırakanı Reşit Süner adına tespit edildiği, mirasbırakan M.. S.. tarafından yapılan bir temliken bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi...................'ın raporu okundu, düşüncesi alındı....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki mirastan feragatin tespiti davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06/02/2020 gün ve 2019/988 Esas, 2020/1379 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar daha önce temyiz nedeni yapılmıştır. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, Dairemizce de benimsenen ve Yargıtay bozma ilamı uyarınca bozmaya uygun olarak verilen mahkeme kararı gerekçesine göre, ilamımız usul ve yasaya uygun olup, düzeltilmesini gerektirir bir neden bulunmadığından, HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirastan Feragat Sözleşmesinin Geçersizliğinin Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 11.12.2012 günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davalılar ... ve arkadaşları ile vekilleri gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
Diğer taraftan, davacıların 16.10.1975 tarihinde düzenlenen mirastan feragat sözleşmesi ile, babaları ...'ın ölümü halinde intikal edecek 3647, 3649, 3650 ve 3642 parsellerdeki miras haklarından ve bu gayrimenkullerdeki mahfuz hak ve hisselerinden diğer mirasçı ... oğlu ... adına ve lehine olmak üzere ivazsız olarak feragat ettikleri anlaşılmaktadır. O hâlde, dosya kapsamı ve özellikle, asıl davada mirasçı davacıların çekişme konusu edilen taşınmazlardaki miras paylarından usulüne uygun düzenlenmiş mirastan feragat sözleşmesi ile feragat etmiş oldukları gözetilerek asıl davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün bu yönden ONANMASINA. Davacıların öteki temyiz itirazlarına gelince; yukarıda açıklandığı şekilde davacıların 16.10.1975 tarihli mirastan feragat sözleşmesi ile kardeşleri ... oğlu ... lehine mirastan feragat ettikleri açık olup, muris ...'...
ın çocukları olduğunu, davalının ise murisin ikinci eşi olduğunu, murisin 16/04/2009 tarihinde vefat ettiğini, tarafların miras bırakanın sağlığında 06/04/2006 tarihinde İsviçre'de Noter nezdinde murisinde katıldığı miras sözleşmesi ve mirastan feragat beyanı düzenlediklerini, sözleşmede davalı ...'...