Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava, kadastro öncesi zilyetlikten ve miras hakkından kaynaklanan iptal tescil istemine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 09.02.2011 tarih ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 Sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, Yargıtay Başkanlar Kurulunun 11.04.2011 tarih ve 14 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 02.06.2011 tarih ve 27952 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....

    ye miras hakkına karşılık olarak tarla, inek ve bir miktar para verildiği anlaşıldığından davacıların annesi ...'nin kendi hür iradesi ile kadastrodan önce muris ...'ten gelen miras hakkından feragat etmiş olduğunun sabit olduğu, bu hali ile davacıların davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ 1.Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2....

      Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

        Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....

          Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

            Mahkemece, miras bırakan tarafından davalı ...’a yapılan temlikin gerçek satış olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin reddine, davacının temlik nedeniyle uğradığı zarar olan 46.150,00 TL’nin davalı ...’den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Miras bırakan ...’nin 08/10/2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı ile davalı kızı Makbule’nin kaldığı, miras bırakanın 05/03/2013 tarihinde davalı kızı Makbule’yi vekil tayin ettiği, davalının vekaleten miras bırakanın maliki olduğu 54 parsel sayılı taşınmazı 26/03/2013 tarihinde 18.500,00 TL bedel karşılığında 1962 doğumlu davalı ...’a temlik ettiği,taşınmazın halen davalı ... adına kayıtlı olduğu sabittir. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/07/2020 NUMARASI : 2019/156 ESAS, 2020/146 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Altsoyun Denkleştirmesinden Kaynaklı) KARAR : Davalının istinaf başvurusu üzerine Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/156 Esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 2020/146 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının kardeş olduğunu, miras hukukundan kaynaklanan muhtelif davalarda yapılması gereken ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını, ancak davalının da yapılan bu ödemeler bakımından sorumlu olduğunu, ödemelerin ortaklaşa yapılması gerektiğini belirterek 14.433,00 TL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalının yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır....

              dan kaldığı ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak çekişmeli taşınmazların tapusunun iptali ile ... mirasçıları adına payları oranında tapuya tescili istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece; çekişmeli taşınmazların taksimine dair bir iddia ileri sürülmediği ve davacıların iş bu davayı tek başlarına açma yetkileri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacılar; dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazların kök muris...'a ait olduğunu, ölümü ile miras bırakanları Kadın Keskin ve ...'a kaldığını ileri sürmüşlerdir. Kök muris ... 1917 yılında, Medeni Kanun'un yürürlük tarihinden önce ölmüş olup terekesi müşterek mülkiyet hükümlerine tabidir. Davacılar da davalılar da kök muris ...'ın mirasçısı olduklarına göre miras payları oranında iptal ve tescil istemi ile dava açma ehliyetleri bulunduğu kuşkusuzdur....

                K A R A R Şikayetçi vekili, müvekkili bankanın 83 adet çek yaprağı için kanuna göre ödemeyi taahhüt ettiği 51.045,00 TL ve müvekkili banka tarafından borçlu şirket lehine verilmiş ve halen mer'i bulunan teminat mektuplarından kaynaklı 88.776,25 TL olmak üzere toplam 139.821,25 TL olan gayrinakdi alacaklarının müflis firma ile imzalanan genel kredi sözleşmesi hükümleri ve kanuna göre rüçhanlı alacak olarak kaydedilmesi gerekirken sıra cetvelinde 4. sıraya kaydedildiğini ileri sürerek, 139.821,25 TL alacağın şarta bağlı rüçhanlı alacak olarak iflas masasına kayıt ve kabulünü talep ve şikayet etmiştir....

                  Açılan dava veya başvurulan yasal yolun bu nitelikte olmadığı durumlarda ana kural (TMK. mad. 701/II) geçerli olup, bir ya da bir kısım mirasçının istemi, sıfat yokluğundan reddedilecektir. Elbirliğiyle hak sahipliği, terekedeki mallar üzerinde elbirliğiyle mülkiyet hakkı; haklar üzerinde ise, elbirliğiyle alacak hakkı, elbirliğiyle telif hakkı vs. biçiminde tezahür etmekte ve bunun bir görünüm biçimi olarak da mirasbırakanın bir bankadaki mevduat hesabı üzerinde de, elbirliğiyle hesap hükümlerinin cari olacağı bir durum ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, tüm mirasçıların ortak hareket etmediği (MK 640/11), miras ortaklığına temsilci atanmadığı (MK640/III) ya da elbirliğiyle hak sahipliğinin paylı hak sahipliğine dönüştürülmediği (MK 644) durumlarda, bazı mirasçıların mirasçılık belgesine dayanarak murisin işçilik alacakları üzerinde tek başına tasarrufta bulunması mümkün değildir....

                    UYAP Entegrasyonu