Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun hissesininde eşit miras payına sahip olduğu davacı ile aynı 1.875.000,00 TL tutarında olmuştur. Davacı tarafın zaten diğer mirasçılara kendisinden daha fazla hisse devredildiğine ilişkin bir iddiası bulunmadığı gibi, diğer hissedarlar ... ... ve ve ... ... adına kayıtlı hisselerin iptali ve tescili istemi ile ilgili bir istemi bulunmamaktadır. Hali hazırda davacı muristen gelen miras hissesini hisse devir sözleşmesi ile ... ... devralmıştır, devir sözleşmesi ile ....'ten devraldığı hissenin 74.922 adetini ( 1.873.050,00 TL) davacıya devretmiştir. Bu devir pay defterine işlenmiş ve Ticaret sicilinde de tescil ve ilan edilerek davacının şirketteki hissesi 1.875.000,00 TL olmuştur. Tekrar vurgulamak gerekir ki davacı adına kayıtlı olan hisseden daha fazlasına sahip olması gerektiğini iddia etmemektedir....

    Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

      ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile bu parsellere yönelik hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 2-Temyiz edenlerin dava ve temyize konu 106 ada 56, 117 ada 9, 122 ada 9, 63, 106, 141, 143, 161 nolu parselin bilirkişi raporunda (B) ile işaretli bölümü, 162, 169, 237 nolu parselin fenni bilirkişi raporunda (B) ile işaretli bölümü, 124 ada 7, 130 ada 4 nolu parsellere yönelik temyizlerine gelince; Somut olayda davacı tarafın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29.maddesi hükmü uyarınca tereke adına dava açmadığı, davayı miras hakkından gelen paya yönelik olarak açtığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu olgu gözönüne alındığında davanın davacı ...nun payı ile sınırlı olarak çözümlenmesi zorunludur. Dava ve temyize konu taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı ...'...

        Dava, araç satışından kaynaklı alacak ve mirasçılar arasındaki adi istihkak talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Miras açılınca, mirasçılar onun tamamına sahip olurlar, kanunda açıkça yazılı haller müstesna olmak üzere, müteveffanın alacakları ve bilcümle hakları ve zilyed bulunduğu malları, mirasçılarına intikal eder (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 599). Mirasçı birden ziyade ise, terekedeki haklar ve borçlar taksime kadar müşa kalır. Tereke mirasçıların mülkü olup, mukavele veya kanun ile muayyen temsil ve idare hakları mahfuz kalmak üzere mirasçılar, bunda müştereken tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin talebi üzerine hakim, taksimin icrasına kadar miras şirketine bir mümessil tayin edebilir (TKM m. 581)....

        Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Somut olaya gelince; davalıların savunmaları üzerinde durulmamış, miras bırakanın gerçek amacı araştırılmamıştır....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/284 ESAS DAVA KONUSU : Miras Hakkından Kaynaklı Denkleştirme, olmazsa Tenkis KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17/06/2014 gününde verilen dilekçe ile yasal önalım hakkından kaynaklı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir....

            Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

            Bu itibarla taşınmaz miras bırakanın mal varlığından şeklen çıkmış gözükse de, gerçekten mal varlığı içerisinde kalmaktadır. O halde terekeye dâhil olan bir taşınmazda her mirasçının hakkı (payı) bulunduğu kuşkusuzdur Bir önceki miras bırakanın (kök miras bırakanın) yaptığı muvazaalı temlik hakkında miraççılardan biri (ara miras bırakan) dava açmasa bile, ölümü ile onun miraççılarının dava açmak hakları mevcuttur. Zira yukarıda da değinilen ilkeler gereğince icazetle veya belirli bir süre geçtiği halde dava açılmaması ile muvazaalı sözleşme geçerli hale gelmez. Kaldı ki Türk Medeni Kanunu'nun 528. maddesi uyarınca düzenlenmiş mirastan feragate dair bir belgenin varlığından da söz edilmemiştir. Dede H........

              Mahkemece davanın kısmen kabulüne, Bodrum 1.İcra Müdürlüğünün 2012/5751 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 8600,30- TL asıl alacak ve 1120,92- TL gecikme tazminatı yönünden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş hükmü davalı temyiz etmiştir. Dava konusu uyuşmazlık ortak gider alacağından kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkeme kararı davalı vekili tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmiş ise de, davacı vekilinin 11.01.2016 tarihli ve davalı vekilinin 14/01/2016 tarihli dilekçesi ile davadan ve temyiz hakkından feragat ettiklerini bildirdikleri anlaşıldığından, feragat konusunda bir karar verilmek üzere mahkeme kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/02/2018 günü oy birliği ile karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu