satmak için bir ihtiyacı olmadığını, davalı tarafın taksim sözleşmesi sunmadığı halde bu hususta mahkemece soyut değerlendirme yapıldığını, kaldı ki, tapuda resmi işlemin taksim değil, satış suretiyle pay temliki olduğunu, iddianın ispatlandığını, tenkis talebinin reddine ilişkin gerekçenin de yersiz olduğunu, tenkis davasının sadece ortak mirasçılar arasında görülebilen bir dava olmayıp, mirasçı olmayan kişilere yapılan kazandırmalar bakımından da tenkis istenebileceğini, mahkemenin gerekçe yaptığı miras taksim sözleşmesinin dosyada mevcut olmadığını, geçerli bir miras taksim sözleşmesi de bulunmadığını, kararın tamamen hatalı hukuki yorum ve kanaat ile oluşturulduğunu belirterek ve re’sen sebeplerle de İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. 3....
Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilinin, asıl davadaki tenkis istemi ile birleştirilen davadaki terditli tenkis istemlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere,mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s.Y. 17.md.) Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 1.1.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri uygulanır. Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/12/2013 NUMARASI : 2011/454-2013/1064 Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacılar, kök mirasbırakanın dava konusu 2857, 2866, 2919, 3970, 3971, 3973, 3975, 3977, 3979, 3981, 3983, 2602, 2559 ve 2562 parsel sayılı 14 parça taşınmazı davalıların babası olan İbrahim'e devrettiğini, temliklerin hibe ve satış işlemleriyle gerçekleştiğini, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve bedelsiz olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, tenkis talebinin zaman aşımı ve hak düşürücü süreler geçtikten sonra açıldığını, muvazaa iddialarının yerinde olmadığını ve murisin denkleştirme kastı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır....
(TMK 564/1 md) Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur....
satış yoluyla temlik edilen ½ pay yönünden davanın kabulü ile bu pay yönünden davacının miras payı oranında iptal tescile karar verilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mirasta denkleştirme talep etmenin şartlarının oluşmadığını, miras bırakanca yasal mirasçıya yapılan bağışın, miras payına karşılık yapılıp yapılmadığının kesin olarak tespit edilmiş olması gerektiğini, bu tespit için miras bırakanın irade beyanı öncelik taşıyacağını, böyle bir irade açıklamasının varlığı kanıtlanamaz ise yasal mirasçı yararındaki kazandırmanın mirasçının miras payına mahsuben yapıldığını, davacının ispatlamak zorunda olduğunu, murisin davalının normal miras payı ve diğer mirasçıların miras payı olduğunu bildiği halde davalıya malının tümünü bağışlamış olmasının miras payına mahsuben bir kazandırma olmayacağını apaçık ortaya koyduğunu, kaldıki davada muris önce eşini hissedar yaptığını, daha sonra intifa hakkı tesis ettikten sonra taşınmazların bir bütün halinde davalıya bağışlanmakla hem ölüme bağlı tasarruf yapmış, hemde malının tümünü bağışlayarak miras payına mahsuben bir kazandırma yapmadığını ve tavrı ve işlemleri açıkça ortaya...
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki mirasta denkleştirme, ikinci kademede tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın denkleştirme talebi yönünden reddine, tenkis talebi yönünden hak düşürücü süre geçmiş olduğundan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin babası ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı-karşı davalı, mirasbırakanı ...’un maliki olduğu 1236 parsel sayılı taşınmazını davalı eşi ...’a 1990 yılında satış yoluyla temlik ettiğini, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu, davalı ...’ın da muvazaalı olarak diğer davalı kardeşi ...’ye devrettiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, mümkün olmazsa tenkisini istemiş, 12.09.2013 tarihli celsede saklı pay bedelini talep ettiğini beyan ederek talebini daraltmış, karşı davanın reddini savunmuştur....
yardım talebinin kabul edilerek, mahkeme harç ve masraflarının adli yardımdan karşılanmasını; davanın kabul edilerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının 1/2 oranında iptali ile tapuda adlarını veya tüm taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek kök murislerinin ekte veraset ilamı bulunan T4 adına tapuya tesciline, mirasta denkleştirmenin yapılmasına karar verilmesini talep etmiş; Cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalılar vekili hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, bunun doğru olmadığını, kendisinin açtığı davanın normal bir dava olmayıp, miras meselesinden kaynaklanan teberrünün terekeye iadesi, mirasta denkleştirme, muris muvazaası, tenkis ve def'i sebebiyel tapu iptal ve tescil davası olması sebebiyle, zaman aşımı süresi olmayıp, Medeni Kanun'un 571 ve 559. maddeleri gereğince tenkis ve def'i yoluyla hükümsüzlük def'i yoluyla her zaman ileri sürülüp dava açılabileceğini, bunu davalılar vekili olan avukatın bilmesinin mümkün olmadığını...
Somut olayda, dava konusu taşınmazların satış bedelinin miras bırakan tarafından ödendiği ispatlanamadığından, bedele ilişkin mirasta denkleştirme ve tenkis taleplerinin reddi yerindedir. Her ne kadar davacı tarafından tanık beyanları ile gizli bağış olgusunun ispatlandığı iddia edilmiş ise de; dosya kapsamında tarafsız tanıklarca iddiayı ispata yeterli bilgi ve görgüye dayalı tanık ifadesi yer almamaktadır. 3. Dava konusu hisse senetlerinin (miras bırakan tarafından davalıya verildiği tarih olan) 19.07.2011 tarihi ile (miras bırakanın ölüm tarihi olan) 29.04.2014 tarihlerinde ekonomik değerinin olmadığı sabit olduğuna göre "karşılıksız kazandırma" koşulunun somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Öte yandan tasarruf tarihi itibari ile ekonomik değer taşımamaları nedeniyle hisse senetlerinin davalıya devredilmesinde, miras bırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla veya miras payına mahsuben ve terekeye iade kastıyla hareket ettiği de düşünülemez....