Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Miras bırakan ...’in çekişme konusu 42 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümünü 02.02.1995 tarihli akitle satış suretiyle kızı davalıya temlik ettiği kayden sabittir. Davacı, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

    Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....

      Kira sözleşmesi mülkiyet hakkından bağımsız olup kiracı ve kiralayan arasında geçerlidir. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı arasında araç kira sözleşmesi imzalandığını, araç kiralama işinden kaynaklı, davalının davacı müvekkiline borcu olduğunu --- etmektedir. Huzurdaki davada uyuşmazlık, araç kira sözleşmesi temelinde toplanmaktadır. Taraflar arasında olan araç kiralama ilişkisi sebebiyle ödenmeyen kira bedelinin davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır....

        Kira sözleşmesi mülkiyet hakkından bağımsız olup kiracı ve kiralayan arasında geçerlidir. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı arasında araç kira sözleşmesi imzalandığını, araç kiralama işinden kaynaklı, davalının davacı müvekkiline borcu olduğunu --- etmektedir. Huzurdaki davada uyuşmazlık, araç kira sözleşmesi temelinde toplanmaktadır. Taraflar arasında olan araç kiralama ilişkisi sebebiyle ödenmeyen kira bedelinin davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır....

          Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu' nun (TMK) 706., 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 (818 s....

            İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan katkı payı, katılma ve değer artış payı alacak isteklerine ilişkindir. Ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi davaları sonucu belirlenecek mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, kişisel olarak (4721 s.lı TMK 599/2 m) ve müteselsilen (TMK 641 m) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ...'ın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar....

              Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...'ün maliki olduğu bahçeli kerpiç ev nitelikli 24 parsel sayılı taşınmazını 18.11.1986 tarihli akitle davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Davacılar, anılan temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan annesi ... ...'nın, 294 parsel sayılı taşınmazının ½ payını üzerinde bırakıp kalan 1/2 payını ölümünden 50 gün önce satış göstermek suretiyle davalı oğluna devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile miras payı oranında tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı ve babası ile birlikte ortak oldukları şirketin tasfiyesi sırasında davacının hakkından fazlasını aldığını, murisin tedavi masraflarını ödediğini ve kaloriferli bir taşınmazını miras bırakan ile babasının oturması için babasına devrettiğini, karşılığında dava konusu taşınmazın verildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....

                  Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

                    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 309 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan ... ... adına kayıtlı iken miras bırakan tarafından dava dışı 307 sayılı parselle birlikte 8.6.1987 tarihli akitle ve satış yoluyla davalı oğlu ... ...'ya temlik edildiği, ...'nin de dava konusu 309 parsel sayılı taşınmazı 25.10.2005 tarihinde diğer davalı ...'a satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu