Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Medeni Kanununun 706., 6098 s. Borçlar Kanununun 237. (818 s....

    davalı adına kayıtlı ve davalıya miras yoluyla intikal eden taşınmazlar ve davalı adına kayıtlı başkaca taşınır ve taşınmazlar üzerine teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, TMK'nun 225/2. maddesi gereğince, eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erdiğinden, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının boşanma dava tarihi itibariyle doğduğunu, ancak, bu hakkın kullanılabilmesi ve tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanarak kesinleşmesinin zorunlu olduğunu, hal böyleyken, henüz açılmamış bir davadan vazgeçmenin mümkün olmadığını, anılan nedenle zaten boşanma davası kesinleşmeden katkı ayı alacağı davası açılamayacağından müvekkilinin boşanma davasında açıkça katkı payı veya değer artışı talebinden ve dava hakkından feragat etmediğini, O aşamada katkı payı alacağı olmadığı yönünde beyanda bulunduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında bir kişinin bir hakkından vazgeçebilmesi için açıkça dava hakkından ve alacak hakkından feragat etmesi gerektiği...

    ve miras bırakanın hesabından çekilen paraların hesaplara iadesinin talep edildiğini, 2014 yılına kadar süren yargılamada miras bırakanın 20.03.2013 tarihinde ölümü üzerine mahkemenin 27.01.2014 tarihli kararı ile sona erdiğini, vesayetin de sona erdiğini, kararda taraflarına".......

    Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazların miras bırakanı ... oğlu ... adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece  yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar   verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazların miras bırakan ... oğlu ... 'den intikalen geldiği, ölümünden itibaren davalıların miras bırakanı ve oğlu ... tarafından kullanıldığı ve ölüm tarihi olan 2007 yılına kadar lehine 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesi koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli olmadığı gibi varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır....

      Hal böyle olunca tarafların pay oranlarının ortak miras bırakan ...'in 1989 yılında, eşi ...'in 1996 yılında öldüğü gözetilerek ve...terekesinden 1/4 payın önce eşi ...'e ve ...'in ölümüyle de ... mirasçılarına intikal ettiği dikkate alınarak belirlenmelidir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek ... mirasçılarının ...'in ilk eşi 1953'de ölen ...'den olma çocukları ... ile aynı payı alacak şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

          Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

            Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Dava konusu taşınmazlarda, müvekkilin muristen sonra vefat eden annesi Fidan'ın miras hissesi olmasına rağmen, müvekkile bir pay verilmediğini, müvekkilin miras hissesinin yok edildiğini, söz konusu taşınmazları muris Mustafa Sine ölünceye kadar kendisi kullandığını, sağlığında taşınmazlarını mirasçıları arasında paylaştırmadığını, Murisin vefatından sonra da davalılar bir araya gelip muristen kalan mirası pay etmediklerini, müvekkil miras hakkından yoksun bırakıldığını, yerel Mahkemece 6292 Sayılı Kanuna atıf yapılarak yukarıda yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğunu, fakat, kullanım kadastrosunun kesinleşmiş olması davanın reddi için haklı bir gerekçe olmadığını, miras hakkından mahrum kalan hak sahipleri ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, murisin sağlığında miras paylaşımı yapmaması ve murisin ölümü sonrasında bu dava konusu taşınmazların davalılar adına tapuda tescil edilmesi sebebiyle müvekkiller Anayasamızca...

              UYAP Entegrasyonu