Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

    Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706, Türk Borçlar Kanunun 237 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. ./.....

      YARGILAMA SÜRECİ Asıl Davada; Davacı İstemi: 4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin babası miras bırakan ...’ın 24.11.2013 tarihinde öldüğünü, geriye mirasçı olarak miras bırakanın eşi ... ve çocukları; müvekkili, ... ve davalı ...’ın kaldığını, miras bırakının mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak aslında bağışlamak istediği 101 parsel numaralı 17.600 metrekare ve 1560 parsel numaralı 73.666 metrekare yüzölçümlü taşınmazları 15.03.2013 tarihinde davalıya 22.000TL ve 91.000TL bedel karşılığında satılmış gibi göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir . Davalı Cevabı: 5....

        YARGILAMA SÜRECİ Davacı İstemi: 4....

          Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı Mehmet'in 94 parsel sayılı taşınmazın tamamına, 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazların 1/2 payına malik iken, bu yerleri 14.03.1996 tarihinde Ramazan'a, onun da 04.06.1996 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik ettiği, miras bırakanın 25.02.2005 tarihinde öldüğü görülmektedir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

            Tarafların ortak miras bırakanı ...’ın 20.06.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçılar olarak davacılar ile davalı ve dava dışı kızı ... ... ve torunu ... ...’nin kaldığı, çekişme konusu taşınmaz miras bırakana aitken, 29.05.1991 tarihinde 1/2 payını davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

              Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda; mirasbırakan ... ’ın terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış olmakla davayı açan mirasçıların davayı takip yetkisi kalmadığından davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine.Tereke temsilcisinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....

                Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237....

                olan taşınmazların tapularının iptali ile miras payı oranında adına tescilini talep etmiştir....

                Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;davalının süresinde cevap dilekçesi sunmadığını,süresinde verilmeyen cevap dilekçesi ile yetkisizlik itirazında bulunulması ve yetkisizlik kararı verilmesinin usule aykırı olduğunu,davalının geçici Ordu Perşembe'de bulunması nedeniyle tebligatın burada davalıya usule uygun yapıldığını,davada yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu,murisin son adresi mirasın taksimi veya miras hukukundan kaynaklı davalarda uygulama alanı bulduğunu,işbu davanın hile nedeniyle alacak davası olduğu ,görevsizlik kararının usule aykırı olduğunu beyanla görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Yargıtay 3. H.D nin 28.04.2009 tarih ve 2009/4948- 7569 sayılı emsal ilamındaki gibi "Dava miras sebebiyle istihkak davası olmayıp davacı muristen intikal eden para ve altındaki miras payını istemektedir....

                UYAP Entegrasyonu