Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir. Açıklanan nedenlerle bir mirasçı, kesin şekilde mirasa sahip çıkıp yukarıdaki tasarruflarda bulunduktan sonra hükmen ret talebinde bulunamaz. Somut olayda, davalı mirasçıların mirasbırakanın ölüm tarihi olan 06.12.2011 tarihinden sonra mirası ret süresi içinde terekeye ait 60 SA 534 plaka sayılı aracı 06.01.2012 tarihli noter satışı ile devrettikleri, bu suretle tereke malları üzerinde TMK’nın 610/2. maddesi uyarınca tasarrufta bulunarak mirası sahiplendikleri ve ret hakkını yitirdikleri gözetilmeden mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekirken, sehven onandığı bu kez yapılan incelemede anlaşılmıştır....
Davacılar, ... 18.12.2013 tarihinde vefat ettiğini, anne ve kardeşleri olarak kendisinden kalan mirası kayıtsız ve şartsız reddettiklerini beyan ederek bu durumun tespitini talep etmişlerdir. Mahkeme, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığından bahisle davanın reddine karar vermiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmiştir. Mirasbırakan ..., 18.12.2013 tarihinde vefat etmiş, en yakın yasal mirasçıları olan eşi ve oğlu,.... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/292 Esas, 2014/650 Karar sayılı dosyası kapsamında mirası kayıtsız şartsız reddetmişlerdir. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. (TMK. m.612/1-2) Türk Medeni Kanununun 608'nci maddesinde yer alan hüküm, mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkının geçmesiyle ilgili olup, olayda uygulanması olanağı yoktur....
Davacı vekili, 05.05.2009 tarihinde ölen müvekkilinin mirasbırakanı ...’nın terekesinin borca batık olması nedeni ile mirası hükmen reddediğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü, davalı vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir. Mirasbırakan, 05.05.2009 tarihinde vefat etmiş, en yakın yasal mirasçıları olan eşi ve çocukları, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1217 Esas, sayılı dosyası ile mirası kayıtsız şartsız reddetmişlerdir. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. (TMK. m.612/1-2) Türk Medeni Kanununun 608'nci maddesinde yer alan hüküm, mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkının geçmesiyle ilgili olup, olayda uygulanması olanağı yoktur....
nın 07.10.2011 tarihinde vefat ettiğini, kendisinden kalan mirası kayıtsız ve şartsız reddettiklerini beyan ederek bu durumun tespitini talep etmiştir. Mahkeme, davanın üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Hükmü, davacı Derviş Balcı temyiz etmiştir. Muris ..., 07.10.2011 tarihinde vefat etmiş, en yakın yasal mirasçıları olan eşi ve çocuklarının, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1545-1816 E. K. sayılı dosyası kapsamında mirası kayıtsız şartsız reddetmişlerdir. En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. (TMK. m.612/1-2) Türk Medeni Kanununun 608'nci maddesinde yer alan hüküm, mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkının geçmesiyle ilgili olup, olayda uygulanması olanağı yoktur....
Buna göre tasfiyenin de Sulh Hukuk Mahkemesi'nce yapılması gerekeceğinden, mahkemece mahallin Sulh Hukuk hakimine durumun bildirilmesi,mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanmalı, Sulh Mahkemesi'nce mirası reddedilen borçlular için atanacak temsilci ile davaya devam olunmalıdır. Somut olayda TMK'nın 605 ve devamı maddelerine göre mirası reddetmiş olan mirasçıların varsa alt soylarına miras paylarının intikal edip etmediği de araştırılmadığından öncelikle yapılması gereken iş murisin, mirası reddeden mirasçılar dışında başka mirasçılarının olup olmadığının araştırılıp, reddetmeyen mirasçı varsa davaya dahil edilmesi, yok ise TMK'nın 612. maddesine göre yukarıda açıklandığı şekilde tasfiye konusunda işlem yapılmak üzere Sulh hakimine bildirim yapılıp atanacak temsilci huzuru ile davaya devam edilmesinden ibarettir....
Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse mirası ret süresince mirasçılar hakkında takip yapılamaz. Bu maddenin uygulanabilmesi için icra takibinin mirasın reddi süresinde yapılması ya da murisin takibe başlandıktan sonra ölmüş olması gerekir. İİK'nun 53. maddesine aykırı olarak takip yapılması ya da takip işlemlerine devam edilmesi nedenlerine dayalı olarak ilgililer İİK'nun 16. maddesi uyarınca icra mahkemesine şikayette bulunabilirler. İİK'nun 53. maddesine aykırılık iddiası ise kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca şikayet süresiz olacaktır. Somut olayda murisin takipten önce 23.07.2014 tarihinde öldüğü ve mirası ret süresi geçtikten sonra 26.01.2015 tarihinde mirasçılar hakkında takip başlatıldığı görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK'nun 53. maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16. maddesinin uygulama yeri yoktur....
Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; mirasın reddi durumunda tasfiye sonucu terekeden arta kalan olursa, bunlar ikinci zümreye geçmeyerek mirası reddetmiş olan birinci zümreye verileceği hususu, yine tahsiline hukmedilecek alacak miktarı, bunun sonucu olarak da terekeden ödenecek kısmı etkileyeceği gözetildiğinde, hizmet tespiti davasının mirası reddetmiş olanların da hak alanını ilgilendireceği açıktır. Yargılama sırasında vefat eden tarafların mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde mirasçıların murisin borçlarından sorumlulukları son bulmaktadır. TMK’nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre davaya terekeye karşı devam edilmesinin talep edilmesi halinde terekeye atanacak temsilci ile davaya devam olunmalıdır....
Davalı vekili, mirası ailevi sebeplerle reddettiğini, terekenin pasifini ve aktifini bilmediğini ve terekeden aktif veya pasif bir şey istemediğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. İstek, alacaklıları zararlandırmak amacıyla (kötüniyetle) yapılan mirası reddin iptali isteğine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 617. maddesine dayanmaktadır. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. (TMK. m. 617/1) Şu halde, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir....
Türk Medeni Kanunu'nun 605 ve devamı maddelerinde mirasın reddi düzenlenmiş olup, anılan Kanun'un 605. maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir. Mirasın reddi halinde, mirası reddedenler yönünden davaya devam edilemez. Bu halde mirası reddetmeyerek mirasçılığı devam edenlerin katılımı ile davaya devam edilir. Mirasçıların tamamının mirası reddetmeleri halinde Türk Medeni Kanunu' nun 612. maddesinde belirtildiği üzere en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Bu durumda, yargılama sırasında vefat eden davalının dava ehliyeti sona erdiğinden ve yasal mirasçıları tarafından da davalının mirası reddedildiğinden mirasın, TMK’nun 612. maddesi gereğince Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekir. Mirasın tasfiyesi işlemleri talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedilmesinin anlaşılması ile res'en yapılması gereken işlemlerdendir....
den alacaklı olup mirası ret kararının iptali davası açması hak düşürücü süreye bağlı değil ise de, murisin bütün mirasçıları mirası reddetmediğinden mirası ret kararlarının iptalini isteyemeyeceği gözetilmeden, ret kararlarıyla birleştirilen davanın açıldığı tarih arasında altı aylık hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle birleştirilen davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK'nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi....