Şikayet, kıymet takdir raporu ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte açılmış meskeniyet şikayetine ilişkindir. Mahkemece davacının usulsüz tebliğ iddiası incelenmeksizin davanın esasına girilerek ipotekli takipte borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının mevcut olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir. Oysa İİK'nın 16. maddesine göre meskeniyet şikayeti süreye tabi olup, öncelikle usulsüz tebliğ iddiası incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olmadığı sonucuna varıldığı takdirde işin esası incelenerek sonuca gidilmelidir. Dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin ödeme emrinin tebliğinin usulüne uygun olduğunu beyan ettiği görülmekte olup, borçluya çıkarılan ve 08.04.2019 tarihinde TK'nın 21/1. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi ile 22.07.2019 tarihinde yapılan kıymet takdiri raporunun tebliğ işlemi arasında şekil ve içerik bakımından herhangi bir farkın bulunmadığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu, icra mahkemesine başvurusunda, meskeniyet iddiası ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece, istemin süreden reddine karar verildiği görülmüştür.İİK. nun 82. maddesinin 1.fıkrasının 12. bendinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1.maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir....
Davacı vekili dava dilekçesinde, diğer şikayetleri, yetki ve borca itirazı yanında, taşkın haciz şikayetinde de bulunmuş, kararın gerekçesinde sadece usulsüz tebligat, meskeniyet şikayetleri ile yetki ve borca itiraz yönünden değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verilmiş, davacının taşkın haciz şikayeti hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmamış olup, davacının tüm talepleri değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle karar, usul ve yasaya aykırıdır....
İcra Hukuk Mahkemesince, kıymet takdirine ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin, haciz kararını ve kıymet takdiri yapılması kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, anılan yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Sakarya 3. İcra Hukuk Mahkemesince ise, somut olayda kıymet takdirinin Diyarbakır İcra Müdürlüğünün 2022/385 Talimat sayılı dosyası ile yapıldığı, taşınmazın da Diyarbakır Bağlar İlçesi sınırlarında bulunduğu, dolayısıyla kıymet takdirine itiraz davasında yetkili mahkemenin de taşınmazın bulunduğu ve kıymet takdirini yapan icra müdürlüğünün bağlı olduğu Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İcra İflas Kanununun 128/a. maddesi gereğince kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler....
İcra Hukuk Mahkemesince, yargılamaya konu olayda kıymet takdir işleminin Erdemli İcra Müdürlüğü’nün 2020/9 Talimat sayılı dosyasından yapılması karşısında bu işleme yönelik şikayet ve itirazları inceleme yetkisinin Erdemli İcra Hukuk Mahkemeleri’ne ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Erdemli İcra Hukuk Mahkemesince ise, davanın İİK 128/a. maddesi uyarınca kıymet takdir işlemine şikayet olup, kıymet takdirine itiraz davasına konu taşınmaza haczi koyan icra iüdürlüğünün İstanbul 10. İcra Müdürlüğü olduğu, İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2019/6270 Esas sayılı dosyasından Erdemli İcra Müdürlüğü’ne talimat yazılarak taşınmazın kıymet takdirinin yaptırıldığı, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin esas icra müdürlüğüne ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/04/2021 NUMARASI : 2021/66 ESAS 2021/265 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Adana 2.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 22.04.2021 tarih ve 2021/66 Esas 2021/265 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna Davacı vekili tarafından başvurulması üzerine dosya incelendi; DAVA: Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; Alacaklı tarafça müvekkilinin eşi Fadıl Uçar aleyhine Adana 4.İcra Müdürlüğü'nün 2019/16394 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, meskenin haczedilmezliğine ilişkin kuralın, sadece borçluyu değil, eşini ve onunla birlikte yaşayan ailesini de korumaya yönelik bir düzenleme olduğunu, sadece borçlunun değil ailesinin de korunmasının amaçlandığını, söz konusu evden başka müvekkili ve ve ailesinin yaşayabileceği başka bir evin mevcut olmadığını, müvekkili ve eşinin birlikte yaşadıklarını, taşınmaz için tespit edilen bedelin çok fazla olduğunu, kıymet takdirine itiraz ettiklerini beyan ederek meskeniyet şikayetlerinin...
İcra Hukuk Mahkemesince, usulsüz tebliğ şikayeti ve kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayetini inceleme yetkisi, tebligatı çıkaran ve haciz kararını veren esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Bursa 7. İcra Hukuk Mahkemesince ise, İİK 128/a maddesi gereğince kıymet takdirine itiraz davalarında yetkili mahkeme, kıymet takdirini yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 128/a. maddesi gereğince kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabilirler. Somut olayda; kıymet takdirinin, Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünce yapıldığı anlaşılmakla şikayeti inceleme yetkisi Eskişehir 4. İcra Hukuk Mahkemesi’ne aittir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile satışa ilişkin işlemlerde usule ve yasaya aykırılık bulunmadığı, meskeniyet şikayeti yönünden 103 davetiyesinin 29.05.2013 tarihinde, kıymet takdir raporunun ise 10.05.2019 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük yasal sürede şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesi ile meskeniyet şikayetinin süresinde yapılmadığı anlaşılmakla şikayetlerin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçiler istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
GEREKÇE: Uyuşmazlık, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü nedeniyle ödeme emrinin iptali şartlarının bulunup bulunmadığı ve meskeniyet iddiasına dayalı olarak haczin kaldırılması şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Meskeniyet şikayeti yönünden yapılan incelemede; Davacının İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen davet kağıdı ile hacizden haberdar olduğu açıktır. Davacı tarafça buna ilişkin tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir. Davacı tarafa İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen tebligatın ise 12/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. O halde davacı tarafça meskeniyet şikayeti bu tarihten itibaren yedi gün içerisinde ileri sürülmelidir. Dava tarihi itibariyle yedi günlük sürenin geçmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu haliyle ödeme emrinin iptali talebi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğrudur. Davacının bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; meskeniyet şikayeti süresinde yapılmadığından söz konusu davanın reddi gerekmekte iken bu husus ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, her ne kadar davacı tarafça, kıymet takdiri raporu tebliğ edildiğinde hacizden haberdar olunduğu ifade edilmişse de şikayet dilekçesinde "mesken olarak kullanılan ev" olarak ifade edilen ihtilaf konusu taşınmazın bulunduğu adrese kıymet takdiri için 19.01.2018 tarihinde gelindiğini, bu keşifle birlikte söz konusu haczin de davacı tarafça öğrenildiğini, bilindiği üzere meskeniyet şikayeti, haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde yapılması gerektiğini, bu sebeplerle şikayet süresinde yapılmadığından söz konusu haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesi gerekmekte iken ilk derece mahkemesi tarafından bu husus dikkate alınmadığını, davacı hayatını farklı bir adreste idame ettirdiğinden ihtilaf konusu taşınmaz davacının haline münasip evi olmadığını, davacıya, mezkur icra dosyası...