Öte yandan, önceki haciz üzerine meskeniyet şikayetinde bulunulmamış olması, yapılan yeni haciz nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına ve bu şikayetin incelenmesine engel değildir. Zira, borçlunun şikayet hakkı her haciz nedeniyle yeniden doğar. Somut olayda, şikayete konu edilen taşınmaz üzerine 10.07.2013 tarihinde ilk haczin konulduğu, borçluya 12.12.2013 tarihinde 103 davetiyesinin ve 12.05.2014 tarihinde kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği, akabinde aynı taşınmaza 05.09.2014 tarihinde tekrar haciz uygulandığı, alacaklı vekilinin 07.11.2014 havale tarihli talebi doğrultusunda icra müdürlüğünce borçlu adına 05.09.2014 günlü son hacze ilişkin 103 davet kağıdının gönderildiği, anılan davetiyenin borçluya 15.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun 19.12.2014 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu görülmektedir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. İİK'nın 82/1- 12. maddesi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir....
Mahkemece 103 davetiyesinin bizzat borçlu asile 15.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetin ise 7 günlük süre geçirilerek 13.11.2014 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle şikayetin süre yönünden reddine karar verilmiştir. Hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. 82/1-12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti. İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre 103 davetiyesi tebliğinden, tebliğ yok ise öğrenme tarihinden başlar. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usule aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise tebligat geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işlemlerinin adı geçenin vekiline yapılması gerekmektedir. Ancak 103 davetiyesi borçlu asile tebliğ edilmiştir.Vekil varken asile yapılan 103 davetiye tebliği usulsüz olup....
İcra Müdürlüğünün 2014/4615 Esas sayılı dosya olduğu ve şikayetçinin 36 Bağımsız bölüm yönünden meskeniyet şikayetinde bulunduğu şikayet dilekçesi içeriğinden anlaşılmakta olup, mahkemenin gerekçesinde dayandığı üzere, borçlunun taraf olduğu başka bir takip dosyasına yaptığı şikayet tarihi itibariyle hacizden haberdar olduğunun kabulü mümkün değildir. O halde mahkemece...2. İcra Müdürlüğünün 2014/4615 Esas sayılı dosyası ile haciz konulduğu ileri sürülen şikayetçinin meskeniyet şikayetinde bulunduğu 36 bağımsız bölüm yönünden meskeniyet şikayetinde bulunduğu nazara alınarak şikayetin incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin süre yönünden reddi isabetsizdir....
Mahkemece davacı/borçluya 06/09/2017 tarihinde 103 haciz ihbarnamesi tebliğ edildiği 31/07/2019 tarihinde kıymet takdir raporu tebligatı yapıldığı, davacının bu tebligatlarla hacizden haberdar olduğu ve şikayet süresinin başladığı, şikayetin yasal yedi günlük süre geçtikten sonra 06/08/2019 tarihinde yapıldığı gerekçesiyle şikayetin süre aşımından reddine karar verilmiş ise de, 103 haciz davetiyesinin taşınmazın kaydındaki 24.07.2017 tarihli ilk hacze ilişkin olduğu, taşınmazın kaydına 19.06.2019 tarihinde tekrar haciz konulduğu, bu hacizle ilgili olarak, davacının yeni bir şikayet hakkının doğduğu, belirtilen 2.hacizden kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği 31.07.2019 tarihinde haberdar olduğu, bu tarihten itibaren yasal 7 günlük sürede meskeniyet şikayetinde bulunulduğu, şikayetin süresinde yapıldığı, davacı vekili tarafından istinaf dilekçesinde bu husus ileri sürülmemiş ise de, yasada düzenlenen dava açma sürelerinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen incelenmiş olup...
Mahir Murat'ın T1 vekili olarak dosyada kayıtlı olduğunu, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğini, müvekkiline gönderilen ve muhtarca teslim alınan 103 davetiye kağıdını içerir tebligatın geçersiz olduğunu belirterek haczi öğrenme tarihinin kıymet takdir raporunun tebliğ tarihi olan 10/04/2023 olarak kabulüne, meskeniyet şikayetinin süresinde yapıldığından kararın kaldırılarak icra dosyasından müvekkiline ait taşınmaza konulan haczin, taşınmazın müvekkilinin mesken olarak kullandığı haline münasip evi olması nedeni ile kaldırılmasını ve satışın düşürülmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Sayılı dosyada 103 davetiyesi 09.09.2022 tarihinde T1 tebliğ edildiği, şikayet eden T1 vekili ise iş bu icra dosyasına vekil kaydını 15.09.2022 tarihinde yaptığı, icra dosyasında şikayet eden vekiline 103 davetiyesinin tebliğ edilmediği, hal böyleyken 103 davetiyesinin tebliğ tarihinin şikayet eden T1 tebliğ tarihi olan 09.09.2022 tarihi olduğu, huzurda yapılan şikayetin tarihi ise 19.09.2022 olduğu, dolayısıyla meskeniyet iddiasıyla yapılacak şikayet süresi geçmiş olduğu, öncelikle huzurdaki şikayet, süresi içerisinde yapılmadığından usul yönünden reddine karar verilmesi gerektiği, davacı taraf haczedilen taşınmazda ikamet dahi etmediğinden, sosyal ve ekomik durumuna göre dava konusu taşınmaz haline münasip ev sayılamayacağından ve taşınmazın 3/20 hissesinin satışa konu olup, arta kalan tutar şikayet edene verileceğinden huzurdaki şikayetin reddinin gerektiği, evin borçlunun hâline münasip olup olmadığı belirlenirken hem objektif hem de sübjektif kriterlere başvurulması, buna göre...
İİK 106- 110 maddeleri uyarınca taşınmazın haczinden itibaren 1 yıl süre içerisinde satışının istendiği ve satış avansının yatırıldığı, taşınmaz üzerindeki haczin kalkmadığı, talebin geri alınmadığı, alacaklı vekili tarafından yenileme talebinden sonra borçluya İİK 103 madde uyarınca haciz tutanağının tebliğ edildiği, dolayısıyla bu tebliğden sonra davacının şikayet hakkının doğduğu ve meskeniyet şikayetinin 103 davetiyesi tebliğinden itibaren 7 günlük yasal sürede olduğu ve işin esasına girilerek meskeniyet şikayetinin incelenmesi gerektiği sebeple; dairemizin 31/03/2022 tarih, 2021/2012- 2022/950 E-K sayılı kararı ile oy çokluğu ile ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine karar verildiği anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, İİK'nun 82.maddesinin 1.fıkrasının 12.bendine dayalı haczedilmezlik şikayeti olup, aynı kanunun 16/1. maddesine göre haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. Şikayet konusu işlem şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden başlar. Ancak tebliğ tarihinden daha önce öğrenmiş ise, şikayet süresinin öğrenme tarihinden başlayacağı aşikardır. Dava konusu taşınmaza, takip dosyasından 18/11/2019 tarihinde haciz konulmuş, dava tarihi itibariyle davacıya 103 davetiyesi henüz tebliğ edilmemiş, davacıya icra dosyasında ilk olarak 09/09/2020 tarihinde kıymet takdir raporu tebliğ edilmiş, sonrasında 13/10/2020 tarihinde kıymet takdir raporu 2.kez tebliğ edilmiş, 2. tebliğ işlemi yapılması hususunda alacaklı vekilinin talebine icra dosyası içerisinde rastlanılamamış, bu konuda 01/10/2020 tarihli müdürlük kararı alınarak işlem yapılmıştır....
Meskeniyet şikayeti İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayete konu taşınmazın (meskenin) haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılması gerekir. Borçlu haczi öğrendikten sonra kendisine 103 tebliğ yapılmış olması borçlu lehine şikayet için sürenin 103 tebliğ tarihinden itibaren başlaması sonucunu doğurmaz. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup şikayetçi borçlu vekili tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....