İİK'nın 283/1. maddesinde, "davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile, hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Satış ile 3. kişiye geçen mülkiyet tasarrufun iptaline karar verilmesi ile borçluya geri dönmez. Yalnızca, alacaklıya, 3. kişiye ait taşınmaz üzerine haciz koydurarak sattırmak suretiyle alacağını tahsil imkanı verir. İİK'nın 82/1- 12. maddesinde, borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı öngörülmüştür. Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu şikayette bulunmaya hakkı yoktur....
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, vekiledeni tarafından davaya konu haciz işleminin kıymet takdir raporunun tebliği ile öğrenildiğini, kıymet takdiri raporunun tebliğ tarihine göre davanın süresinde olduğunu, kaldı ki dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre davaya konu meskenin haline münasip olduğunun belirlenmiş olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir İİK.nun 82/1- 12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1.maddesi uyarınca (7) günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazın tapu kaydına haciz konulduktan sonra İİK'nun 103. maddesi uyarınca çıkartılan tebligat 16.05.2018 tarihinde borçluya tebliğ edilmiş olup, borçlunun bu suretle haczi öğrendiği, meskeniyet şikayetinin ise (7) günlük yasal süre geçirildikten sonra 11.04.2019 tarihinde yapıldığı görülmüştür....
Gerekçe ve Sonuç Haczin 09.01.2020 tarihinde konulduğu ve 103 davetiyesinin hem davacı asıla hem de vekiline 05.03.2020 tarihinde tebliğ edildiği, meskeniyet şikayetinde sürenin haczin öğrenilmesi itibariyle başlayacağı, yedi günlük süre içerisinde meskeniyet şikayetinde bulunulmadığı gerekçesi ile şikayetin süre aşımı sebebi ile reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur. B.İstinaf Sebepleri Borçlu, vekaletname verilen tek vekilin Av. ... olduğunu, icra dosyası için yetki verilmiş herhangi bir vekil olmadığını, 103 davetiyesi gönderilen vekil ile herhangi bir ilişkisinin kalmadığını, icra dosyasından borçlu asıla da bir tebligat yapılmadığını, yapılmışsa da usulsüz olduğunu, vekil varken asıla tebliğ yapılmasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kararının kaldırılmasına ve şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C....
Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE), 2-Borçlunun meskeniyet şikayetine yönelik temyiz itirazlarına gelince; İİK'nun 82/12. maddesine dayalı olarak yapılacak meskeniyet iddiası, haczedilmezlik şikayeti olup, borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği için haciz safhası bulunmadığı gibi, meskeniyet şikayetine konu edilecek bir “haciz işlemi” de mevcut değildir.O halde, şikayetin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken zorunlu ipotek olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirse de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan...
Mahkemece; Davalı Alternatif Bank bakımından davacının şikayetlerinin pasif husumet yokluğundan usulden reddine, davalı Gelecek Varlık bakımından; davacı tarafın usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacı tarafın meskeniyet nedeni ile haczedilmezlik şikayetinin süreden reddine, şeklinde karar verildiği görülmüştür....
Taraf vekillerinin istinaf başvurusu nedeniyle dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderildiği, Dairemizce istinaf başvurusu henüz karara bağlanmadan, davacı vekilinin 21/10/2022 tarihinde UYAP üzerinden gönderdiği dilekçe ile istinaf başvurusundan feragat ettiği ve vekaletnamesinde kanun yolundan feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, meskeniyet şikayeti yönünden kararın usul ve yasaya uygun olmadığı, davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olduğu, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, HMK'nın 353/1- a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, takibin iptali şikayeti yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 349/2. maddesi gereğince feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 10/01/2023 tarihli karar ile şikayetin reddine karar verildiği, gerekçesinde meskeniyet şikayeti bakımından değerlendirme yapıldığı, daha sonra 17/01/2023 tarihli hükmün tamamlanması ek kararı ile usulsüz tebligat şikayeti hakkında karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK'nun 305/A maddesinde "Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir....
O halde mahkemece, borçlunun meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile istemin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Meskeniyet şikayetinin 7 günlük yasal süresinde yapılıp yapılmadığı kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, borçlunun meskeniyet şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra olduğundan; davacı borçlu T1 yönünden şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. b-)T2 yönünden; Her ne kadar davacı borçlu T2 davaya konu taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmiş ise de; davacının icra dosyasında borçlu sıfatının bulunmadığı, davacının, borçlunun eşi olmasının ve taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmasının meskeniyet şikayetinde bulunmasını mümkün kılmayacağı anlaşıldığından; davacı T2 yönünden şikayetin aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine'' karar verildiği görülmüştür....
İcra Müdürlüğünün 2015/2850 E. numarasına kayıtlı her iki takip dosyasında da 22/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine meskeniyet şikayetinde bulunduğu görülmektedir. O halde mahkemece, meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin süre aşımından reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....