Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/10/2020 NUMARASI : 2020/660 2020/621 DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa 9....

Öte yandan meskeniyet şikayeti yönünden mahkemenin kabulüne göre ; İcra ve İflas Kanunda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaza son haczin 30/09/2011 tarihinde konduğu, bu hacze dair kıymet takdir raporunun borçluya 07/05/2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Buna göre, borçlunun 09/05/2013 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, 30/09/2011 tarihli haciz yönünden İİK. nun 16/1 maddesinde öngörülen 7 günlük yasal sürede olmasına rağmen mahkemece meskeniyet şikayetinin süresinde yaplmadığının kabulü de doğru görülmemiştir....

    Şikayet, kıymet takdir raporu ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte açılmış meskeniyet şikayetine ilişkindir. Mahkemece davacının usulsüz tebliğ iddiası incelenmeksizin davanın esasına girilerek ipotekli takipte borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkının mevcut olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar vermiştir. Oysa İİK'nın 16. maddesine göre meskeniyet şikayeti süreye tabi olup, öncelikle usulsüz tebliğ iddiası incelenmeli, tebliğin usulüne uygun olmadığı sonucuna varıldığı takdirde işin esası incelenerek sonuca gidilmelidir. Dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin ödeme emrinin tebliğinin usulüne uygun olduğunu beyan ettiği görülmekte olup, borçluya çıkarılan ve 08.04.2019 tarihinde TK'nın 21/1. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi ile 22.07.2019 tarihinde yapılan kıymet takdiri raporunun tebliğ işlemi arasında şekil ve içerik bakımından herhangi bir farkın bulunmadığı anlaşılmıştır....

    İSTİNAF SEBEPLERİ: ilk derece mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu haline münasip sayılabilecek daire üzerine toki kayıtları üzerinden hacizler konulduğunu, mahkeme eksik inceleme ile davayı reddettiğini oysa toki kayıtları üzerinden haciz koyabildiklerini göre hacizler konusunda meskeniyet iddiasının dinlenmesi gerektiğini eşi ile anlaşma boşanma gerçekleştirdiğini tokide ki bu kayıtlar yüzünden daire konusunda anlaşmanın yürürlüğe giremediğini, kararın kaldırılmasını ve meskeniyet iddiasının kabulüne karar verilmesini istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Uyuşmazlık; Meskeniyet şikayetin ibarettir. İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; meskeniyet iddiasına dayalı haczin kaldırılması davasıdır. İİK'nun 82/1- 12 maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Meskeniyet şikayeti yedi günlük süreye tabidir (İİY m. 16/1). Bu süre haczin öğrenildiği tarihten başlar. Borçlu, haczedilemezlik şikayetini evinin haczedildiğini öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde yapmazsa meskeniyet savından vazgeçmiş sayılır. Dosya kapsamında Zile İcra Dairesinin 2015/2083 Esas sayılı icra dosyasının celp ve tetkikinde, davalı vekilinin 23/12/2020 tarihinde dava konusu taşınmaz üzerine haciz konulmasını talep ettiği, 13/04/2022 tarihinde ise borçluya 103 davetiyesi çıkarılmasını talep ettiği, 103 davetiyesinin borçluya 21/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun meskeniyet şikayetinde 25/04/2022 tarihinde bulunduğu anlaşıldığından şikayetin süresinde yapıldığının kabulü gerekmektedir....

    İstinaf Sebepleri Yerel mahkemece, davaya konu ipoteğin konut finansman kredi sözleşmesi gereğince banka lehine kurulan zorunlu ipotek niteliğinde olduğu nazara alınmadan meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetlerinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve şikayetin kabulüne karar verilmesini talep edilmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İİK'nın 82/12. maddesine dayalı olarak yapılacak meskeniyet iddiasının haczedilmezlik şikayeti olup, davacı/borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği, bu tür takiplerde haciz safhası bulunmadığından ve meskeniyet iddiasına konu edilecek bir haciz işlemi de olmadığından meskeniyet iddiasının dinlenmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurunun reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....

      Davacının kapak hesabının iptaline ilişkin şikayeti yönünden yapılan incelemede: 6763 sayılı Yasa'nın 3.maddesi ile değişik İİK'nın 363/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararlarına karşı ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarının yedi bin Türk Lirasını geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabilir. Hüküm tarihi itibariyle aynı Kanun'un Ek 1/1. maddesi uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen parasal kesinlik sınırı 18.710- TL'dir. Şikayete konu kapak hesabında bakiye borç miktarı olan 2.615,56- TL uyuşmazlık miktarı olup, bu miktar 18.710- TL'yi geçmediğinden davacının istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının taşkın haciz şikayeti yönünden yapılan incelemede: Taşkın haciz şikayeti yönünden ise; icra mahkemesi kararlarından hangilerine karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı İİK'nın 363/1. maddesinde açıklanmıştır....

      Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Üçüncü kişi, dava dilekçesinde, haciz işleminin İİK 99 uncu maddesi uyarınca yapılmış sayılmasına, 3213 Sayılı Maden Kanunu'nun 40. maddesi uyarınca haczedilmezlik ve taşkın haciz itirazlarının kabulüne karar verilmesini istemiş, mahkemece, 06.10.2021 tarihli celse de '' Davacı vekilinin taşkın haciz şikayeti yönünden dosyanın tefriki ile mahkememiz yeni esas sırasına kaydının yapılmasına, '' karar verilmiş, İskilip İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/32 ve 2021/33 karar sayılı dosyasında ise haciz ve haczedilemezlik şikayeti yönünden İskilip İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2021/24 Esas sayılı taşkın haciz ve haczedilmezlik şikayetinin sadece borçlu tarafından yapılması gerekirken 3. kişi olan şikayetçi tarafından yapılmış olması nedeniyle şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür....

        İcra Mahkemesince meskeniyet iddiası ile yapılan şikayette takibin durmasına karar verilmediği, davalı haczinin 06.03.2003 tarihli olmasına rağmen kıymet takdirinin 23.03.2007 günü yapıldığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı yanca bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine koydurulan 06.03.2003 tarihli ihtiyati haciz, itiraz süresinin geçmesi ile 15.07.2003 günü kesin hacze dönüşmüş (İİK.m.264), 20.04.2004 tarihinde de satış isteminde bulunulmuştur (İİK.m.106). Bu durumda davalının haczinin düşmediği (İİK.m.110) gözetilmek gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. Aslı gibidir....

          Somut olayda, taşınmaz üzerine 30.04.2014 tarihinde haciz konulmuş olup, 103 davet kağıdı borçluya 10.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Takip dosyasında borçlunun daha önce haczi öğrenmesini sağlayacak herhangi bir tebligat bulunmamaktadır. Her ne kadar mahkemece, borçlunun 12/05/2014 tarihinde icra dosyasına itiraz dilekçesi sunduğu, bu tarihte hacizden haberdar olmuş sayılması gerektiği kabul edilmişse de, icra dosyasının incelenmesinden borçlunun, temsilcisi olduğu şirkete 1. haciz ihbarnamesi tebliğ edildiği, borçlunun, şirket temsilcisi sıfatıyla dosyaya sunduğu dilekçe ile 1. haciz ihbarnamesine itirazda bulunduğu, icra dosyasında kendi adına sunduğu bir dilekçe veya dosyadan suret aldığına ilişkin bir kayda rastlanmadığı görülmüştür. Bu durumda borçlunun anılan tarihte hacizden haberdar olduğu sonucuna varılamaz....

            UYAP Entegrasyonu