Ne varki, eski hale getirme bedeli infaz aşamasında gözetilecek bir husus olup, üstelik davacının öncelikli isteğinin eski hale getirme olduğu da göz önüne alınarak mahkemece el atmanın önlenmesi ile birlikte eski hale getirilmesi yönünde karar verilmesi gerekirken infaz aşamasında belli olacak eski hale getirme bedelinin hüküm altına alınmış olması doğru değildir. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili 07.10.2013 tarihli eski hale getirme talepli dilekçe ile son oturum tarihinde hastanede operasyon geçirdiğini ve sonrasında 2 günlük iş görmez raporu aldığını ileri sürmüş ve dilekçe ekinde raporu da ibraz etmiştir. Mahkemece eski hale getirme isteminin kabulü ile davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra yargılamaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacının iki avukatı olup, dava Av. A.. Ş.. tarafından açilmış, duruşmalar Av. Ö.. Ö.. tarafından takip edilmiştir. Eski hale getirme talebinde bulunan kişi Av. A.. Ş..’dür. Duruşmaların mazereti olmayan Av. Ö.. Ö.. tarafından takip edilebilme imkanı olduğu gözetilerek eski hale getirme talebinin reddine karar verilmesi gerekirken eski hale getirme isteminin kabulüne karar verilmesi doğru değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.04.2008 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi kal eski hale getirme tazminatı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 27.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, mera olarak sınırlandırılan 519 parsel sayılı taşınmaza müdahalenin önlenmesi, üzerinde bulunan bina ve zeytin ağaçlarının kal'i, ayrıca eski hale getirme bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı, dava konusu taşınmazın köy yerleşim alanı içine alındığından takdiri mahkemeye bıraktığını belirtmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.07.2007 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme tazminatı istenmesi üzerine bozma ilmına uyularak yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi ve kal hususunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, eski hale getirme tazminatının kabulüne dair verilen 23.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, meraya elatmanın önlenmesi kal ve eski hale getirme bedelinin tahsis tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Davanın kabulüne dair hüküm Dairemizin 05.10.2009 tarihli ve 2009/9454-10322 sayılı ilamı ile bozulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Elektrik enerjisi hırsızlığı HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 5271 sayılı CMK'nın 42. maddesinin 1. fıkrasında, "süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir" şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün temyizi aşamasında ileri sürülen eski hale getirme istemi hakkında dairemizce karar verilmesi gerekip, öncelikle eski hale getirme istemi hakkında karar verilmesi gerektiğinden, mahkemenin eski hale getirme isteminin reddine dair 16.04.2009 günlü ek kararının hukuken geçersiz olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Yoklukta verilen 04.06.2008 tarihli hükmün, 14.10.2008 günü Tebligat Yasasının 35. maddesi uyarınca usulüne uygun tebliğ edilmesi karşısında, sanığın eski hale getirme istemi ile 04.06.2008 tarihli hükme yönelik süresinde olmayan temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 5271 Sayılı CMK’nin 42/1.maddesi uyarınca temyiz aşamasında ileri sürülen eski hale getirme talebi hakkında karar verme yetkisi Dairemize ait olmakla, Gaziantep 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 14.05.2012 tarihli eski hale getirme talebinin kabulüne ilişkin ek kararının yok hükmünde olduğu belirlenerek yapılan incelemede; Sanığın yokluğunda verilen hükmün 30.11.2011 tarihinde usulü dairesinde tebliğ edildiği, sanığın 7 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 02.05.2012 tarihinde eski hale getirme ve temyiz talep dilekçesi verdiği anlaşılmakla, eski hale getirme talebinde bildirdiği şekilde tebligat tarihinde cezaevinde bulunmadığı anlaşılmakla eski hale getirme isteminin ve süresinden sonra yapılan temyiz talebinin 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE, 25/12/2014 gününde oy birliğiyle...
(HMK m. 95/1) Eski hale getirme talebi, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesine dayalı olarak istendiğine göre, bu talebin Yargıtay'ca incelenip karara bağlanacağında kuşku yoktur. (HMK m. 98/2) Eski hale getirme talebine ilişkin dilekçede, talebin dayandığı sebepler ile bunların delil ve emarelerinin gösterilmesi zorunludur. (HMK m. 97) Davalı vekili dilekçesi ekinde sunduğunu ifade ettiği sağlık raporları uyarınca eski hale getirme talebinde bulunmuş ise de; dilekçe ekinde eski hale getirme talebinin dayanağını teşkil edebilecek herhangi bir delil ve sağlık raporu bulunmamaktadır....
Davacı vekilinin süresinde sunduğu 29.6.2010 tarihli dilekçesi ile HUMK'un 166 ve devamı maddelerine göre eski hale getirme isteminde bulunduğu, mahkemece kararın temyiz edilmesi nedeniyle eski hale getirme istemi hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. HUMK.nun 166 ve devamı maddeleri eski hale getirme kurumunu düzenlemektedir. Yasanın yada hakimin bir işlemin yapılması için belirlediği sürelerde, işlemin yapılmaması, bu işlemi yapacak kişinin arzu ve iradesi dışındaki nedenlerden kaynaklanabilir. Yasa bu gibi hallerde, süreyi kaçıran kişiye eski hale getirme isteminde bulunma olanağı tanımıştır. Davacı vekili, 28.6.2010 tarihli oturuma sağlık sorunu nedeniyle katılmadığını ileri sürerek eski hale getirme isteminde bulunduğuna göre, istem aynı oturumda verilen davanın açılmamış sayılmasına dair kararın usule aykırı olduğu iddiasını içermektedir....
tarafından kararın tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Davacının eski hale getirme ve temyiz talebinin incelenmesinde; Davacı vekili Av. ...’ya bölge adliye mahkemesi kararı 13.04.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davacı vekili Av.... yasal süreden sonra 26.07.2021 günü verdiği dilekçe ile hükmü temyiz etmiş; temyiz müddetiyle ilgili olarak; davacı ...’ın diğer vekili Av....’yı azlettiğini belirterek Yargıtay'dan eski hale getirme talebinde bulunmuştur. Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapmayan kimse, eski hale getirme talebinde bulunabilir. (HMK m. 95/1) Eski hale getirme talebi, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesine dayalı olarak istendiğine göre, bu talebin Yargıtay'ca incelenip karara bağlanacağında kuşku yoktur....
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede; Sanık tarafından yapılan eski hale getirme ve temyiz talebi aynı Mahkemenin 16/08/2011 tarihli ek kararı ile reddedilmiş ise de, benzer bir olaya ilişkin verilen Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19/12/2012 tarihli ve 2012/13722-21992 sayılı ilâmında belirtildiği üzere temyiz süresine ilişkin eski hale getirme ve hükmün temyizi niteliğindeki talepleri inceleme görevinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca Yargıtay’a ait bulunduğu gözetilmeden, eski hale getirme talebinin reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur....