"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.02.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.06.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava; yayla olduğu iddia edilen çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının iptali ve özel siciline işlenmesi istemiyle açılmıştır. Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Gerçekten; 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanıma göre, yaylak; çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir....
Ayrıca, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 20.06.2007 tarih ve 26558 sayılı resmi gazetede yayımlanan 3.6.2007 tarihli 5685 sayılı kanunla değişiklik yapılmış "Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek ... adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.02.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.06.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı mirasçıları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava; yayla olduğu iddia edilen çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının iptali ve özel siciline işlenmesi istemiyle açılmıştır. Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Gerçekten; 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanıma göre, yaylak; çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir....
satış suretiyle tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil ve taşınmazın mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, 2008 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edilen 125 ada 46 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olduğunu ileri sürerek tapunun iptali ile mera olarak sınırlandırılmasını istemiştır. Davalı, dava konusu taşınmazın atalarından kaldığını, 150 yıldır kullandıklarını, 1309 tarih 5, 23, 1 no'lu tapu kaydının bulunduğunu davanın reddini savunmuştur....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 2013/602-3729 -2- Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....
Yargıtay HGK’nın 30.10.1991 tarih 1991/8 – 427 - 544 ve 03.05.1995 tarih ve 1995/17 – 149 - 502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mera ve yaylak olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mera ve yaylak olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki; yetkili merci tarafından bir yerin mera ve yaylak olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek veya tüzel kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera ve yaylak olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mera ve yaylak olduğunun anlaşılması halinde ise hiçbir şekilde kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece; taşınmazın tahsisli veya kadim yaylak ve mera olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılması gerekmektedir....
Devletin hüküm ve tasarrufunda olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (Mera K.m.3-4). Gerçekten, 3402 sayılı Kadastro kanununun 12/3 maddesinde kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tesbitlere karşı tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamıyacağı ve dava açılamayacağı hükme bağlanmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesinde belirtildiği gibi bir taşınmaz malın mera olduğu saptanırsa orta malı niteliğindeki bu taşınmaz mal sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesabı yapılır ve özel siciline kaydedilir. Buradaki sınırlandırma asla tescil mahiyetinde değildir. Görülüyor ki, özel mülkiyete tabi bir taşınmaz malın kadastoro işlemi ve sonuçları ile mera olduğu saptanan bir taşınmaz malın kadastro işlemi ve bunun sonuçları farklıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.09.2015 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine vekili, 2008 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tescil edilen 125 ada 54 parsel sayılı taşınmazın kadim mera olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazın atalarından kaldığını ve 150 yıldır kullandıklarını, 1309 tarih 5, 23, 1 nolu tapu kaydının taşınmazı kapsadığını, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.07.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin masraf yatırılmadığından reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... tüzel kişiliği 101 ada 62, 113 ada 21 ve 22, 101 ada 1, 113 ada 17 ve 113 ada 19 parsel sayılı taşınmazların kadim meraları olduğunu belirterek yapılan sınırlandırma ve tescil işlemlerinin iptali ile köye ait mera parsellerine dahil edilmesine ve mera siciline yararlanma haklarının olduğunun yazılmasına karar verilmesini istemiştir....